İstanbul’da doğan Mehmet Cemil Süleyman’ın babası, Alyanak Mustafa Paşa’nın oğlu Yarbay Süleyman Bey, annesi ise Refika Hanım’dır. İlk öğrenimine İstanbul Kalender Çeşmesi İlkokulunda başlar. Babası saray tarafından sürgün cezasına çarptırılınca 1894’te Beyrut’a, 1895’te Halep’e, 1897’de Sidon’a giderler. Sidon'da papaz okuluna devam eder. İtalyanca özel dersler alır. Halep İdadisinden mezun olur (1903). 1905’te Beyrut Amerikan Tıp Üniversitesine kaydolan Cemil Süleyman, annesinin ölümünden sonra İstanbul Mekteb-i Tıbbiye’de öğrenimini tamamlayıp mezun olur (1906).
Darülmuallimin’de öğretmenlik yapar (1909-1910). Uzmanlık eğitimini tamamlayıp Balkan Savaşı sırasında Yanya ve Bulgar cephelerinde hekim olarak görev yapar. Hicaz’da çıkan salgın nedeniyle Arabistan’a gönderilir (1912-1914). Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türk ordusuna bağlı olarak İstanbul, Şam, Amman ve Batum’da görev yapar.
Sadiye Hanım’la evlenir ve büyük kızı İlhan dünyaya gelir (1918). Birinci Dünya Savaşı bitince Antalya Hastanesine hekim olarak atanır. Bu şehirde küçük kızı Suna’nın doğumu gerçekleşir (1920). İki yıl sonra da oğlu Süleyman Özkul doğar. Sırayla Antalya, Çanakkale ve Samsun’da sağlık müdürlüğü yapar. Soruşturma sonucunda görevden alınınca bir süre serbest hekimlik ve gazetecilik yapar.
Hakkında açılan dava nedeniyle yurt dışına çıkar. Şam’da...
daha fazla
İstanbul’da doğan Mehmet Cemil Süleyman’ın babası, Alyanak Mustafa Paşa’nın oğlu Yarbay Süleyman Bey, annesi ise Refika Hanım’dır. İlk öğrenimine İstanbul Kalender Çeşmesi İlkokulunda başlar. Babası saray tarafından sürgün cezasına çarptırılınca 1894’te Beyrut’a, 1895’te Halep’e, 1897’de Sidon’a giderler. Sidon'da papaz okuluna devam eder. İtalyanca özel dersler alır. Halep İdadisinden mezun olur (1903). 1905’te Beyrut Amerikan Tıp Üniversitesine kaydolan Cemil Süleyman, annesinin ölümünden sonra İstanbul Mekteb-i Tıbbiye’de öğrenimini tamamlayıp mezun olur (1906).
Darülmuallimin’de öğretmenlik yapar (1909-1910). Uzmanlık eğitimini tamamlayıp Balkan Savaşı sırasında Yanya ve Bulgar cephelerinde hekim olarak görev yapar. Hicaz’da çıkan salgın nedeniyle Arabistan’a gönderilir (1912-1914). Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türk ordusuna bağlı olarak İstanbul, Şam, Amman ve Batum’da görev yapar.
Sadiye Hanım’la evlenir ve büyük kızı İlhan dünyaya gelir (1918). Birinci Dünya Savaşı bitince Antalya Hastanesine hekim olarak atanır. Bu şehirde küçük kızı Suna’nın doğumu gerçekleşir (1920). İki yıl sonra da oğlu Süleyman Özkul doğar. Sırayla Antalya, Çanakkale ve Samsun’da sağlık müdürlüğü yapar. Soruşturma sonucunda görevden alınınca bir süre serbest hekimlik ve gazetecilik yapar.
Hakkında açılan dava nedeniyle yurt dışına çıkar. Şam’da ve Hatay’da hekimlik yapar. 1931’de Arabistan’a geçer, 1934’e kadar Hicaz kralının özel hekimliğini üstlenir. İstanbul’a dönünce Alyanakoğlu soyadını alır. Vapurculuk Şirketinde ve Denizyolları İşletmesinde çalışır. Gemide görevliyken kaza geçirip bacağını kaybeder. Bundan sonra sık sık rahatsızlanan Alyanakoğlu, 1 Mayıs 1940’da İstanbul’da ölür.
Öykü ve yazılarıyla 1905 yılından itibaren dergilerde görülen Cemil Süleyman, Fecr-i Ati topluluğunun öne çıkan bir üyesi olarak daha çok II. Meşrutiyet döneminde yazmıştır. Topluluğun etkili olduğu 1909 ila 1912 yılları, Cemil Süleyman’ın da öykü ve roman yazımında en verimli olduğu dönemdir. Fecr-i Ati topluluğunun, 20 Mart 1909’da Hilal Matbaasında düzenlenen ilk resmî toplantısına o da katılmıştır. Altında Alyanakoğlu'nun da ismi bulunan Fecr-i Ati beyannamesi, 24 Şubat 1910 tarihinde Servet-i Fünun dergisinde yayımlanır.
Bu metinde topluluk, edebiyatı ciddi bir uğraş olarak kabul etmiş, bu yaklaşımı ilkin Servet-i Fünuncuların yerine getirdiğini belirtmiştir. Beyannameye göre Fecr-i Ati Avrupa’dakilere benzer bir topluluk oluşturacak; dilin, edebiyatın ve sosyal bilimlerin ilerlemesine katkıda bulunacak, yetenekli gençleri bir araya toplayacak ve düşünsel tartışmalar hazırlayacaktır. Batılı önemli eserler Türkçeye, Türk edebiyatının önemli eserleri Batı dillerine aktarılacaktır.
Topluluğun etkin olduğu yıllarda öykü ve romanlarıyla Fecr-i Ati anlatısını temsil eden Cemil Süleyman, topluluk dağıldıktan sonra ortak enerjiden yoksun kaldığı ve İstanbul dışında hekimlik yaptığı için zamanla edebiyattan uzaklaşmıştır. Sonraları çeşitli gazete ve dergilerde yeni birkaç öykünün yanı sıra çoğunlukla eski öykülerini yeniden yayımlamış ve sanatın dışında kalan konularla ilgili yazmıştır.
daha az