silentvoice,
ıtalo svevo isimli yazarın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Bugün İtalyan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Italo Svevo, Proust, Joyce ve Kafka ile birlikte modern edebiyatın kurucularından sayılır. 19. yüzyılın sonuyla birlikte realizm yerini modern edebiyata bırakırken Joyce, Kafka, Proust gibi yazarlar dil üzerine denemelere girişmişler, klasik romanın kalıplarını kırarak modern edebiyatın temellerini atmışlardır. Klasik romandaki bütünsellik anlayışı, olay ve konuya verilen önem, zaman ve mekan kavramı bir yana bırakılmış; zaman ve mekânın birbirine karıştığı, klasik öykü anlatma tekniğinin terk edildiği, bilinçaltının, rüyaların, sanrıların ön plana çıktığı, insan ruhunu ve varoluşu anlamaya yönelik bir anlatım biçimi çağdaş roman sanatını belirleyici özellikler olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Yeni ortaya çıkan bu roman sanatının dil üzerindeki denemelerinin yanı sıra bir başka dikkat çeken özelliği daha vardır: Gerek Joyce'da, gerek Kafka'da, gerekse Svevo'da ince bir ironi alttan alta kendini hissettirir. Joyce'da ya da Kafka'da gördüğümüz oranda bir kara mizaha ise ancak Dostoyevski'de, Swift'te ya da Hasek'te rastlarız. Nitekim Svevo'nun Zeno'nun Bilinci adlı romanı Don Quixote ve Aslan Asker Şvayk'la birlikte anılır.
1861 yılında Trieste'de doğan Svevo, ilk iki romanı Bir Hayat (1892) ve Yaşlılık'ı (1898) kendi imkânlarıyla yayımlamış, ancak bu romanlar ne İtalya'da ne de başka ülkelerde ses getirmiştir. Bu sessizlik 1923 yılına kadar sürer. Bu yıl Svevo Zeno'nun Bilinci adlı eserini yine kendi imkânlarıyla yayımlatmış ve kitabı 1907 yılında tanıştığı James Joyce'a göndermiştir. Svevo'nun dilinden ve edebi yeteneğinden çok etkilenen Joyce'un Svevo'yu keşfettiği söylenebilir. Nitekim Joyce sayesinde Svevo önce Fransa'da, daha sonra ise Avrupa genelinde tanınmaya başlayacaktır.
Svevo'ya dünya edebiyatında hak ettiği yeri sağlayan eseri Zeno'nun Bilinci'dir. Ancak onun ilk romanlarından itibaren dilin imkânlarını araştıran bir çaba içinde olduğunu, insan ruhu ve bilinçaltı üzerine düşündüğünü görürüz. Svevo insan bilincini araştırırken yakın dostu Freud'un psikanaliz tekniğinden yararlanır. Zeno'nun Bilinci'nde bir yandan psikanaliz tekniğini başarıyla kullanırken bir yandan da insan ruhundaki ve yaşamdaki çelişkileri, çarpıklıkları ironik bir anlatımla aktarır. Aslında Svevo Zeno'nun Bilinci'nde doruğa çıkan bu anlatım tekniğini diğer yapıtlarında da başarıyla uygulamıştır.
Kötü Bir Şaka'da da bu yöntem kendini açık bir şekilde hissettirir. Svevo Kötü Bir Şaka'da, gençliğinde kendi çabasıyla yayımladığı ilk romanının bir gün bir eleştirmen tarafından keşfedilerek hak ettiği üne ve değere kavuşacağı hayaliyle yaşamını sürdüren bir adamın monoton hayatından bir kesit aktarır. Romanın kahramanı İtalya'nın küçük bir kasabasında hastalık hastası kardeşiyle birlikte aileden kalma bir evde yaşamakta, bir ticarethanenin muhasebe kayıtlarını tutarak yaşamını devam ettirmeye çalışmaktadır. Artık altmış yaşını geçmiş olmasına, küçük bir kasabada yaşamını heba etmesine rağmen kahramanımız için bunların önemi yoktur. Çünkü onun bir hayali vardır. Bu hayal onun her davranışına, her sözcüğüne sinmiştir; ancak bir yandan da bu hayalini bir sır gibi saklar. Çünkü her hayal gibi bu hayal de insanın içinde kaldığı müddetçe yaşamaya devam edecek, bir gün gerçekleşeceği umuduyla insan yaşama tutunacaktır.
Nitekim Svevo'nun çok iyi gözlemlediği bu durum Kötü Bir Şaka'nın kahramanının bilinçaltında yatan gizli tutkusudur ve bu tutku onun kişiliğini, davranışlarını belirler. Bu sayede her gün işine gider, kardeşine sabırla bakar, çevresindeki insanlara karşı daima hoşgörülü, olaylara karşı her zaman iyimser ve biraz da saf dildir. Bir parça da kendini diğer insanlardan üstün görmektedir. Çevresindeki insanlarsa onun bu ün tutkusuna bıyık altından gülseler de yine de onun gururuyla oynamamaya dikkat ederler. Hal böyle olunca da kahramanımız yıllar önce yayımladığı romanının dışında tek bir satır bile karalamadan günün birinde keşfedileceği, ünlü bir yazar olacağı hayaliyle oyalanıp durur. Ne var ki bir gün savaş küçük kasabaya da gelir ve bu durum onun içindeki yazma isteğini uyandırır, ancak ne yazacaktır? Artık eski romanı gibi bir roman yazması söz konusu değildir.
Savaş yüzünden başka birçok konuyu da bir kenara bırakır, kendi sade yaşamının bir romana konu olabileceğini ise asla düşünmez. O da fabllar yazmaya başlar. Önce tanımadığı hayvanları anlatır fabllarında, sonra sinekler gibi tanıdık hayvanlara geçer, ama bir sinekten insan ne öğrenebilir ki? O da bahçesindeki serçeleri anlatmaya koyulur. Böylece serçeler aracılığıyla bir yandan yazma isteğini doyururken, bir yandan da kendi hislerini, düşüncelerini aktarır; fablları kıssadan hisse çıkarılacak öykülere dönüşür. Kaleme aldığı fabllar dışında yaşamı her zamanki gibidir. Her gün işine giderek muhasebe kayıtlarını tutar ve edebi yeteneğini kullanabildiği ticari mektuplar kaleme alır, eve geldiğinde kardeşiyle vakit geçirir, uyumadan önce ona günün haberlerini verir ve kitap okur.
Kardeşine kitap okuyabildiği ve okuduğu kitaplar hakkındaki eleştirilerini sıralayabildiği, hatta eleştirmenleri eleştirdiği bu anlar günün en çok hoşlandığı zamanlarıdır. En çok da kendi kitabını okumaktan zevk alır; kardeşinin tek isteğinin huzurlu bir şekilde uykuya dalmak olduğunu bilmeden, onun kendi edebi yeteneğini herkesten fazla takdir ettiğini düşünerek mutluluk ve biraz da gurur duyar. Kahramanımızın bu sıradan hayatı ise eskiden arkadaş olduğu bir şairin kötü bir şakasıyla bozulur. Eskinin şairi günün cabbar pazarlamacısı olup çıkmıştır ve ünlü bir şair olma hayallerini çoktan rafa kaldırmıştır. Kahramanımızın ise inadına hayallerine tutunması onun sinirlerini bozar, bir yandan da onun bu halini kıskanmaktadır; böylece kahramanımıza bir oyun oynamaya karar verir. Onun hayalleriyle dalga geçerek ondan öcünü alacaktır.
Büyük oranda Svevo'nun kendi yaşamından izler taşıyan Kötü Bir Şaka, yazar olma hayalini, bu hayalle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu ve hayal yitip gittiğinde geriye kalanı ironik bir dille anlatırken aslında her yazarın ya da yazar olma hayali kuran her kişinin içinde bulunduğu ruhsal durumu büyük bir açıklıkla ortaya koyuyor. Zeno'nun Bilinci'nde yaşamın aslında bir hastalık olup olmadığı üzerine felsefi tartışmalara giren Svevo, Freud'un psikanaliz yöntemini başarılı bir şekilde kullanıyordu. Kötü Bir Şaka ise Svevo'nun insandaki ün tutkusuna ironik bir yaklaşımı. Svevo bir yandan kahramanının trajedisini başarılı bir şekilde ortaya koyarken, bir yandan da başta kendisi olmak üzere tüm yazarlarla ince ince alay ediyor. Bu yönleriyle kitap Svevo'nun diğer romanlarıyla bir bütünsellik taşırken, Svevo'nun da neden Joyce, Kafka ve Proust'la birlikte modern edebiyatın kurucularından biri olarak kabul edildiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bugün İtalyan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Italo Svevo, Proust, Joyce ve Kafka ile birlikte modern edebiyatın kurucularından sayılır. 19. yüzyılın sonuyla birlikte realizm yerini modern edebiyata bırakırken Joyce, Kafka, Proust gibi yazarlar dil üzerine denemelere girişmişler, klasik romanın kalıplarını kırarak modern edebiyatın temellerini atmışlardır. Klasik romandaki bütünsellik anlayışı, olay ve konuya verilen önem, zaman ve mekan kavramı bir yana bırakılmış; zaman ve mekânın birbirine karıştığı, klasik öykü anlatma tekniğinin terk edildiği, bilinçaltının, rüyaların, sanrıların ön plana çıktığı, insan ruhunu ve varoluşu anlamaya yönelik bir anlatım biçimi çağdaş roman sanatını belirleyici özellikler olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Yeni ortaya çıkan bu roman sanatının dil üzerindeki denemelerinin yanı sıra bir başka dikkat çeken özelliği daha vardır: Gerek Joyce'da, gerek Kafka'da, gerekse Svevo'da ince bir ironi alttan alta kendini hissettirir. Joyce'da ya da Kafka'da gördüğümüz oranda bir kara mizaha ise ancak Dostoyevski'de, Swift'te ya da Hasek'te rastlarız. Nitekim Svevo'nun Zeno'nun Bilinci adlı romanı Don Quixote ve Aslan Asker Şvayk'la birlikte anılır.
1861 yılında Trieste'de doğan Svevo, ilk iki romanı Bir Hayat (1892) ve Yaşlılık'ı (1898) kendi imkânlarıyla yayımlamış, ancak bu romanlar ne İtalya'da ne de başka ülkelerde ses getirmiştir. Bu sessizlik 1923 yılına kadar sürer. Bu yıl Svevo Zeno'nun Bilinci adlı eserini yine kendi imkânlarıyla yayımlatmış ve kitabı 1907 yılında tanıştığı James Joyce'a göndermiştir. Svevo'nun dilinden ve edebi yeteneğinden çok etkilenen Joyce'un Svevo'yu keşfettiği söylenebilir. Nitekim Joyce sayesinde Svevo önce Fransa'da, daha sonra ise Avrupa genelinde tanınmaya başlayacaktır.
Svevo'ya dünya edebiyatında hak ettiği yeri sağlayan eseri Zeno'nun Bilinci'dir. Ancak onun ilk romanlarından itibaren dilin imkânlarını araştıran bir çaba içinde olduğunu, insan ruhu ve bilinçaltı üzerine düşündüğünü görürüz. Svevo insan bilincini araştırırken yakın dostu Freud'un psikanaliz tekniğinden yararlanır. Zeno'nun Bilinci'nde bir yandan psikanaliz tekniğini başarıyla kullanırken bir yandan da insan ruhundaki ve yaşamdaki çelişkileri, çarpıklıkları ironik bir anlatımla aktarır. Aslında Svevo Zeno'nun Bilinci'nde doruğa çıkan bu anlatım tekniğini diğer yapıtlarında da başarıyla uygulamıştır.
Kötü Bir Şaka'da da bu yöntem kendini açık bir şekilde hissettirir. Svevo Kötü Bir Şaka'da, gençliğinde kendi çabasıyla yayımladığı ilk romanının bir gün bir eleştirmen tarafından keşfedilerek hak ettiği üne ve değere kavuşacağı hayaliyle yaşamını sürdüren bir adamın monoton hayatından bir kesit aktarır. Romanın kahramanı İtalya'nın küçük bir kasabasında hastalık hastası kardeşiyle birlikte aileden kalma bir evde yaşamakta, bir ticarethanenin muhasebe kayıtlarını tutarak yaşamını devam ettirmeye çalışmaktadır. Artık altmış yaşını geçmiş olmasına, küçük bir kasabada yaşamını heba etmesine rağmen kahramanımız için bunların önemi yoktur. Çünkü onun bir hayali vardır. Bu hayal onun her davranışına, her sözcüğüne sinmiştir; ancak bir yandan da bu hayalini bir sır gibi saklar. Çünkü her hayal gibi bu hayal de insanın içinde kaldığı müddetçe yaşamaya devam edecek, bir gün gerçekleşeceği umuduyla insan yaşama tutunacaktır.
Nitekim Svevo'nun çok iyi gözlemlediği bu durum Kötü Bir Şaka'nın kahramanının bilinçaltında yatan gizli tutkusudur ve bu tutku onun kişiliğini, davranışlarını belirler. Bu sayede her gün işine gider, kardeşine sabırla bakar, çevresindeki insanlara karşı daima hoşgörülü, olaylara karşı her zaman iyimser ve biraz da saf dildir. Bir parça da kendini diğer insanlardan üstün görmektedir. Çevresindeki insanlarsa onun bu ün tutkusuna bıyık altından gülseler de yine de onun gururuyla oynamamaya dikkat ederler. Hal böyle olunca da kahramanımız yıllar önce yayımladığı romanının dışında tek bir satır bile karalamadan günün birinde keşfedileceği, ünlü bir yazar olacağı hayaliyle oyalanıp durur. Ne var ki bir gün savaş küçük kasabaya da gelir ve bu durum onun içindeki yazma isteğini uyandırır, ancak ne yazacaktır? Artık eski romanı gibi bir roman yazması söz konusu değildir.
Savaş yüzünden başka birçok konuyu da bir kenara bırakır, kendi sade yaşamının bir romana konu olabileceğini ise asla düşünmez. O da fabllar yazmaya başlar. Önce tanımadığı hayvanları anlatır fabllarında, sonra sinekler gibi tanıdık hayvanlara geçer, ama bir sinekten insan ne öğrenebilir ki? O da bahçesindeki serçeleri anlatmaya koyulur. Böylece serçeler aracılığıyla bir yandan yazma isteğini doyururken, bir yandan da kendi hislerini, düşüncelerini aktarır; fablları kıssadan hisse çıkarılacak öykülere dönüşür. Kaleme aldığı fabllar dışında yaşamı her zamanki gibidir. Her gün işine giderek muhasebe kayıtlarını tutar ve edebi yeteneğini kullanabildiği ticari mektuplar kaleme alır, eve geldiğinde kardeşiyle vakit geçirir, uyumadan önce ona günün haberlerini verir ve kitap okur.
Kardeşine kitap okuyabildiği ve okuduğu kitaplar hakkındaki eleştirilerini sıralayabildiği, hatta eleştirmenleri eleştirdiği bu anlar günün en çok hoşlandığı zamanlarıdır. En çok da kendi kitabını okumaktan zevk alır; kardeşinin tek isteğinin huzurlu bir şekilde uykuya dalmak olduğunu bilmeden, onun kendi edebi yeteneğini herkesten fazla takdir ettiğini düşünerek mutluluk ve biraz da gurur duyar. Kahramanımızın bu sıradan hayatı ise eskiden arkadaş olduğu bir şairin kötü bir şakasıyla bozulur. Eskinin şairi günün cabbar pazarlamacısı olup çıkmıştır ve ünlü bir şair olma hayallerini çoktan rafa kaldırmıştır. Kahramanımızın ise inadına hayallerine tutunması onun sinirlerini bozar, bir yandan da onun bu halini kıskanmaktadır; böylece kahramanımıza bir oyun oynamaya karar verir. Onun hayalleriyle dalga geçerek ondan öcünü alacaktır.
Büyük oranda Svevo'nun kendi yaşamından izler taşıyan Kötü Bir Şaka, yazar olma hayalini, bu hayalle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu ve hayal yitip gittiğinde geriye kalanı ironik bir dille anlatırken aslında her yazarın ya da yazar olma hayali kuran her kişinin içinde bulunduğu ruhsal durumu büyük bir açıklıkla ortaya koyuyor. Zeno'nun Bilinci'nde yaşamın aslında bir hastalık olup olmadığı üzerine felsefi tartışmalara giren Svevo, Freud'un psikanaliz yöntemini başarılı bir şekilde kullanıyordu. Kötü Bir Şaka ise Svevo'nun insandaki ün tutkusuna ironik bir yaklaşımı. Svevo bir yandan kahramanının trajedisini başarılı bir şekilde ortaya koyarken, bir yandan da başta kendisi olmak üzere tüm yazarlarla ince ince alay ediyor. Bu yönleriyle kitap Svevo'nun diğer romanlarıyla bir bütünsellik taşırken, Svevo'nun da neden Joyce, Kafka ve Proust'la birlikte modern edebiyatın kurucularından biri olarak kabul edildiğini bir kez daha ortaya koyuyor.