James Augustine Aloysius Joyce, 2 Şubat 1882 günü İrlanda'nın başkenti Dublin'de doğdu. 1904'te İrlanda'dan ayrılan Joyce, yaşamının geri kalan bölümünü Trieste, Paris ve Zürich'te geçirdi; 13 Ocak 1941'de Zürich'te öldü.
On kardeşin en büyüğü olan Joyce, altı yaşındayken gönderildiği yatılı bir Cizvit okulunda 1891'e kadar okudu; birkaç ay bir Hristiyan Kardeşler okuluna gitmesinin dışında, iki yıl boyunca annesinin yardımıyla kendini eğitti. 1893'te Dublin'deki Cizvit okuluna ücretsiz olarak kabul edildi. Daha sonra yine Dublin'deki University College'a girdi. Cizvit rahiplerinin ders verdiği bu okulda dil öğrenimi gördü.
Kitap okumaya ve okul dışı etkinliklere büyük zaman ayırdı, hayran olduğu Henrik Ibsen'in oyunlarını aslından okuyabilmek için Dan-Norveç dilini öğrendi. 18 yaşındayken, Ibsen'in Biz Ölüler Uyanınca oyunu üzerine yazdığı denemenin Londra'da çıkan bir dergide yayımlanmasının getirdiği erken başarı, ona yazar olma yolunu açtı. O sıralar, daha sonra Chamber Music (Oda Müziği) adlı kitapta toplanacak olan lirik şiirlerini yazmaya başladı. 1902’de Dublin’den ayrılıp Paris’e gitti; ama ertesi yıl ölüm döşeğindeki annesini ziyaret için tekrar İrlanda’ya döndü.
Joyce, 1904'te Nora Barnacle adında bir genç kadınla tanışmıştı. 1904’ten sonra Nora Barnacle’la yaşamaya başladı. 1905’ten 1915’e kadar Trieste’de yaşadılar. Nora...
daha fazla
James Augustine Aloysius Joyce, 2 Şubat 1882 günü İrlanda'nın başkenti Dublin'de doğdu. 1904'te İrlanda'dan ayrılan Joyce, yaşamının geri kalan bölümünü Trieste, Paris ve Zürich'te geçirdi; 13 Ocak 1941'de Zürich'te öldü.
On kardeşin en büyüğü olan Joyce, altı yaşındayken gönderildiği yatılı bir Cizvit okulunda 1891'e kadar okudu; birkaç ay bir Hristiyan Kardeşler okuluna gitmesinin dışında, iki yıl boyunca annesinin yardımıyla kendini eğitti. 1893'te Dublin'deki Cizvit okuluna ücretsiz olarak kabul edildi. Daha sonra yine Dublin'deki University College'a girdi. Cizvit rahiplerinin ders verdiği bu okulda dil öğrenimi gördü.
Kitap okumaya ve okul dışı etkinliklere büyük zaman ayırdı, hayran olduğu Henrik Ibsen'in oyunlarını aslından okuyabilmek için Dan-Norveç dilini öğrendi. 18 yaşındayken, Ibsen'in Biz Ölüler Uyanınca oyunu üzerine yazdığı denemenin Londra'da çıkan bir dergide yayımlanmasının getirdiği erken başarı, ona yazar olma yolunu açtı. O sıralar, daha sonra Chamber Music (Oda Müziği) adlı kitapta toplanacak olan lirik şiirlerini yazmaya başladı. 1902’de Dublin’den ayrılıp Paris’e gitti; ama ertesi yıl ölüm döşeğindeki annesini ziyaret için tekrar İrlanda’ya döndü.
Joyce, 1904'te Nora Barnacle adında bir genç kadınla tanışmıştı. 1904’ten sonra Nora Barnacle’la yaşamaya başladı. 1905’ten 1915’e kadar Trieste’de yaşadılar. Nora Barnacle ile 1931'de, evliliğe karşı olmasına rağmen, kızının ısrarları üzerine evlendi.
1906 yazında Roma'ya giden Joyce yaklaşık dokuz ay boyunca bir bankada çalıştı. Roma'dan sıkılınca 1907 kışında tekrar Trieste'ye döndü. Trieste’de Berlitz School’da İngilizce öğretmenliği yaptı.
Kitap eleştirileri ve şiirler yazarak başladığı yazı yaşamını, daha sonra, yaşamındaki birtakım olayları kaynak alarak yazdığı ilk romanı Stephen Hero ile sürdürdü. Bu kitabı sonradan A Portrait of the Artist as a Young Man adıyla yeniden yazdı. (1916'da ABD ve İngiltere baskıları art arda yayımlanan bu roman, Murat Belge tarafından Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi adıyla Türkçeye çevrilmiştir.)
Dublinliler, 1914 yılında İngiltere’de yayımlandı. Joyce, 1915’te tek oyunu olan Sürgünler’i yazdı. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi adli otobiyografik romanı 1916 yılında yayımlandı. Aynı yıl Joyce ve ailesi Zürih’e taşındı.
Büyük bir yoksulluk içinde yaşadıkları Zürih’te en büyük eseri olan Ulysses üzerine çalıştı. Joyce, Ulysses'ı ilk kez, 1906 yılında Roma'da bir bankada çalışırken Dubliners'a eklenecek bir öykü olarak düşünmüştü. Bu öyküyü hiçbir zaman yazmadı; bunun yerine 1914'te roman olarak yazmayı tasarladı, aynı yıl içinde de kitabı yazmaya başladı. Ulysses, Mart 1918'de ABD'de çıkan Little Review dergisinde dizi biçiminde yayımlanmaya başladı; Joyce bir yandan yazarken bir yandan da yazdıklarında değişiklikler ve düzeltiler yapmayı sürdürüyordu. Roman, dergide yayını sürerken, 1920'de yasaklandı ve kitap olarak ancak 1922'de Joyce'un yaş günü olan 2 Şubat'ta Paris'te Shakespeare and Co. kitabevinin sahibesi Sylvia Beach'in çabalarıyla yayımlanabildi. Dublin'de geçen 24 saati anlatan roman Homeros'un Odysseia'sı üzerine kuruludur. Pek çok yeni tekniğin kullanıldığı roman yayınlandığında büyük yankı uyandırmıştır.
Joyce ertesi yıl, son romanı olan Finnegans Wake'e başladı. Bu roman 1939'da yayımlandı. Joyce 1941'de öldüğünde, Finnegans Wake'in ilgi görmemesi yüzünden düşkırıklığı içindeydi. Oysa bugün, bu kitap hem Joyce'un hem de 20. yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından biri kabul edilmektedir.
Portre’nin ilk taslağı Stephen Hero yazarın ölümünden sonra, 1944 yılında basıldı. İlk basımı birçok dizgi yanlışı içeren “Ulysses”in aslına uygun halde basılması 1984 yılında gerçekleşti.
Ulysses, Joyce'un kendi anlatımıyla Nora Barnacle'ı sevdiğini anladığı gün olan 16 Haziran 1904 günü Dublin'de geçer. (Romanın asıl kahramanı bir bakıma Dublin kentidir. Her yıl 16 Haziran günü Dublin'de düzenlenen Bloomsday yani Bloom gününde, kitaptaki bölümlerde geçen yerlerin dolaşıldığı turlar düzenlenmektedir.)
Konu, özünde son derece yalındır: Öğrenci Stephen Dedalus ile serbest çalışan Yahudi asıllı bir reklam toplayıcısı olan Leopold Bloom'un karşılaş(tırıl)maları. Ancak asıl anlatılan, bu iki kişinin bireysel kimliklerini aşan daha büyük bir gerçeğin parçası olduklarıdır: Stephen sanatsal doğanın, Bloom ise bilimsel doğanın temsilcileridir. Öte yandan, bu iki dışlanmış kişilik, hem Joyce hem de birbirleri için de özel bir öneme sahiptirler: Stephen, Joyce'un gençliğinin, Bloom ise olgunluğunun yansımalarıdır; Bloom, Stephen'ın, deyim yerindeyse, manevi babasıdır vb. Ama kitabın edebiyat açısından asıl önemi, çatısının Homeros'un destanı Odysseia ile simgesel koşutluğundan ve Joyce'un kullandığı değişik teknik ve biçemlerden, özellikle de 18. ve son bölümde Bloom'un karısı Molly'nin düşüncelerinin yansıtıldığı bilinç akışından gelir.
Ulysses, yılar boyunca, kimine birkaç kez olmak üzere, Fransızca, Almanca, İtalyanca gibi belli başlı dillere, bu arada Çince gibi uzak dillere de çevrildi; üzerine onlarca kitap yazıldı. Türk okuru ise, şimdiye kadar ancak, içlerinde özellikle Doğu ve Uzakdoğu gizemciliği ve Geştalt terapisi üzerine çeviri vb. etkinliklerinden tanıdığımız Nevzat Erkmen'in de bulunduğu, bir iki çevirmenin, deyim yerindeyse cüret ettiği deneme niteliğindeki parça çevirileriyle yetinmek zorunda kalmıştı. Kitabın tam ve tekmil çeviri serüveni, 1991'de Yapı Kredi Yayınları Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisinin kurulmasıyla başladı. Ulysses, danışma kurulunun dizide yayımlanmak için ilk seçtiği kitaplar arasındaydı. Yarışmaya gönderilen deneme çevirilerinden Nevzat Erkmen'in çevirisi yayımlanmak için uygun bulundu ve Nevzat Erkmen yoğun bir şekilde çalışmaya başladı (1992). Dört yıl süren zorlu bir uğraştan sonra, Enis Batur'un da redaksiyonundan geçtikten sonra yayımlanmaya hazır duruma geldi.
Kitap, Enis Batur'un Joyce'un Kulesi başlıklı Ön-Sözü ve 1992'de Bir Ulysses, 1984'te Bir Başka Ulysses başlıklı Arka-Sözü ile sunuluyor. Böylece, Nevzat Erkmen'in kitabı yazdığı Çevirmenin Sözünde söylediği gibi: Joyce'un ulusesi nihayet Türkçe'de...
daha az
Doğum Tarihi
2
Şubat 1882
Doğum Yeri
Dublin/İrlanda