Açıkçası benim için biraz hayal kırıklığı yaratan bir kitap oldu. Sonuçta aldığı ödüller ve kitaba yapılan yorumlar beklentileri çok arttırıyor. Hayal kırıklığına uğramamın en büyük sebebi kitabın anlatımı ve akıcılığı. Halbuki yazarın ortaya koyduğu fikir muazzam. Bu konuda fazla bir şey söylememe gerek yok, zira "bağıl" fikri yukarıdaki yorumlarda bol bol övülmüş ve çok özgün bir fikir olduğu belirtilmiş zaten. Gerçekten de öyle. Okurken sık sık durup bunun olabilirliğini düşünüyorsunuz ve ürperiyorsunuz.
Anlatım olarak ise benim için sınıfta kalmış bir yazar oldu Ann Leckie. Sayfalar ve sayfalarca hiç bir yere varamayan diyaloglar, yaratılan dünya ile ilgili azıcık bilgi kırıntıları bulacağım diye size resmen işkence çektiriyor. Tamam, diyaloglar ilgi çekici olsa neyse, ama değil.
Aynı şekilde o kadar sayfayı okuyoruz ama bir arpa boyu yol gidemiyoruz, o dünyada geçen ırklar ve kültürler hakkında ise çok az şey öğrenebiliyoruz (He tamam gülüm çay içiyorsunuz anladık..). O bağıllar nasıl oluşturuluyor, ya da bu bahsedilen "medeniyet" ile kastedilen şey ne? Tam olarak bilemiyoruz. Öte yandan bilimkurgusal öğeler de cidden yok denecek kadar az, bu sebeple eserin "space opera" kategorisine girmesi bence de biraz garip açıkçası.
Sonuç olarak eser, özgün bir eser evet. Gerek ortaya attığı müthiş fikirleri, gerekse şimdiye dek okumadığımız orjinallikteki karakterleriyle oldukça farklı ve başarılı. Fakat kitabın sadece özgün olması, onu benim için muhteşem yapamıyor. Bence yazar bu denli orjinal bir fikri sıkıcı diyaloglar ve gereksiz olay örgüsü ile oldukça basitleştirmiş.
Yine de 10 üzerinden 7 puanı hak ediyor.