Tüm zamanların bana göre en büyük yazarlarından biri Marquez. İddialı bir giriş oldu gibi ama bu adamın herhangi 3 kitabını okuduysanız -ki bunu yaptıysanız artık onu ve tarzını seviyorsunuzdur- siz de benzer şeyi düşünürsünüz eminim.
Yalnızlık ve yalnızlığın anlatımı sıkıcıdır çoğu zaman. Marquez işin içindeyse durum değişiyor ama. Hemen hemen her hikayesi ve romanında yalnızlığa değinen Marquez' in en güzel hikayelerinden biri bu, belki de en güzeli. Bir günde hatta birkaç saatte okunup bitirilen bu kitapta Marquez tüm hünerlerini cömertçe sunmuş okuyucuya. Bu cömertliğinden olsa gerek Yüzyıllık Yalnızlık gibi bir şaheseri bile bu kitabın gerisinde tutup diyor ki Marquez ''Herkes yüzyıllık yalnızlığın en iyi kitabım olduğunu düşünür oysaki benim en güzel kitabım Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı öykümdür''
Kırmızı Pazartesi için de ''Her yazar son kitabının en iyi kitabı olduğunu düşünür, bu da benim son kitabım dolayısıyla en iyisi'' demişti Marquez. Kırmızı Pazartesi bu kitaptan daha sonra yazıldı. Şimdi ben de karar veremiyorum en iyisinin hangisi olduğuna ama şunu rahatça söylerim ki bu kitap Marquez' in okuduğum ve okumadığım eserleri içinde en iyi üçte olacaktır ve değişmeyecektir bu eminim.
Bu nasıl bir yalnızlık tarifidir kalemine kurban olduğum;
--spoiler--
Aylardan ekimdi. kendisi gibi buna benzer pek çok sabahı atlatabilmiş biri için bile geçirmesi zor bir sabahtı. Neredeyse 60 yıldır beklemekten başka hiçbir şey yapmamıştı albay. Gelen birkaç şeyden biri de ekimdi.
--spoiler--