Ailesinden küçük yaşta koparılan Tenar, Atuan'ın yüce rahibesi olmak için eğitilir. İnanışa göre rahibe ölümsüzdür ve öldüğü gece doğan bebeğin bedenine geçer. Tenar başkası olmak için eğitilirken Gece'nin mekanı olan höyüklerin sahibesi unvanını alır. Höyüklerde ışık kullanılması yasaktır. El yordamıyla yolunu karanlık dehlizlerde bulan Tenar, büyüyüp yüce rahibe olduğunda iktidar oyunlarıyla, Tanrıkral'ın uşaklarının öfkesi ve dehlizlerdeki hazineyi aramak için höyüklere giren sihirbazlarla yüzleşmek zorunda kalacaktır...
Tenar, Reenkarnasyonu olduğuna inanılan rahibenin ismini alacak ve Arha adını taşıyacaktır. Meraklı bir kız olan Arha, çölün ortasındaki höyüklerin bekçiliğini yapmaktan fazlası olduğunu bilmemektedir, bu yüzden Tanrıkral'ın yolladığı ölüme mahkum tutsaklarla karşılaşınca şaşırır. İzole bir gençlik geçiren ondan önce gelen rahibelere duyulan ödünç bir saygı ile sınanan bu genç kız henüz yaşayamadan ölü bir geçmişin ve mezarlıkların sahibesi olmuş. Tutsaklarla özdeşleşmesi, ilerleyen sayfalardaki bir kurgu oyununda kullanılacak olan motif ve son derece ince bir gönderme olarak yer alıyor. Cehalet ve yalanlara merakıyla karşı koyan genç kız esasen kendini ve olmak istediği kişiyi arıyor. Bir varoluşsal mücadele olarak kurgulanan eser, ilkinin performansını aratmadığı gibi akıcı dili ve ustaca kurgulanmış yapısıyla okunmayı hak ediyor.