Şimdi bir saniye, ama bir saniye geçerken o şimdi, geçmiş zamanda tükendi tabi. Julio Cortazar öykülerinden uzaklaşmak istemiyorum. Yaşamıma katmak istediğim tek konfor bu belki de. Tabi bir de yazmak. Yazmak ne güzel, tek kelimeyle kotarılacak bir kılıfa sığınıyor gözükse de okuduğunuz yazar Cortazar olduğu vakit bende bir dalgınlık yaratıyor. Zira yazdığınız şeyler çok güdük kalıyor. Julio ise kelimeleri oymak bir kenara, harflerin ortak seslerine üstün çıkan farklı tınılar yaratıyor. Okur onun çıkardığı seslere bürünüyor. Bir kıskançlığın izdüşümüne gömülüyor - eğer tabi yazma hevesi taşıyorsa sevgili okurumuz- sonra bu kıskançlığın doğallığının farkına varıyorsunuz, öylece zararsız polen döker okurun üzerine sevgili Cronopiomuz.
Tabi ki sezgidir yolu Cortazar'ın. Öyle bir aktarır ki öykülerini sevgili cronopiomuz neredeyse hiç bir öyküsünde açıktan açığa vermez öykünün anahtarını. B u yolla öyküler okurda da öyküleşir. Okur sessiz çıkarımlarıyla kendini ortaya atar bilinçsizce.
Ne demişti Pablo Neruda, 'Cortazar okumayan bir insan kader kurbanıdır.' gerçekten de öyledir.
Kanımca Türkçe'ye çevirilen Cortazar derlemelerinin en güzidelerine sahip olan eser. Eğer Klon ve Moebius Döngüsü de bu kitapta yer alsa bu derlemeden daha iyi bir kitap yoktur diyebilirim.
Yaz; açılış parçası gibi ancak görkemli bir giriş yapılıyor bu öyküyle Cortazar derlemesine.
Silvia; kanımca en başarılı öykülerinden biri. açıklamalar az gelir Cortazar yapsın o işi, " silvia'ydı bu, yokluğu şimdi bekar evimi dolduruyor, yastıklarıma değip geçen altın medusa başı şu yazdıklarımı yazmaya zorluyor beni; büyüyü bozabileceğimi düşünmek aptalca bir umut"
Kindberg Diye Bir Yer; öyküde bilinç-akışı tekniğine merhabalar. Her daim mükemmel bir şekilde erotizm gölgesini rayiha gibi okura ulaştırıyor Julio Cortazar. Bu onlardan sadece biri, ancak en iyisi.
Kızıl Çember İçinde Birleşme; tek kelimeyle şaheser! "Çok büyük bir uzaklık, çok fazla olanaksızlıklar vardı sizinle aramızda; aynı oyunu oynamıştık, ancak siz hala canlıydınız ve size gerçeği anlatmanın bir yolu yoktu" 2. tekil şahıs tarafından aktarılan bu öykü o son paragrafıyla öyle bir sırtını yere çalar ki okurun nefes tüketmeyi unutup bitkisel üretime geçmeniz olanaksız değildir.
Sizin değerlendirmelerinizi okuduktan sonra kilitlenip kalıyorum adeta !