Sırf oradan oraya savrulmamak için tutunacak bir dal arar ya insan, iki bin on dört'ün başında tutunacak bir dal bulmuş, kısa bir süre de olsa ayakta kalmamı şağlamıştım. AylakAdam'ı okurken, sıradanlıktan kurtulmak isteyen, düşlerindeki kadını arayan, aylak olan Bay C.'nin öyküsü beni ciddi anlamda zorladıysa da,
"İnsanın bir tutamağı olmalı. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramwaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. ... Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlikte düşünen, duyan, seven bir kadın! ...Neden? Neden böylesiniz? Olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı." sözleri, bir dönem yoğun yaşadığım, hissettiğim düşünceler oluşu hikayenin tam içinde kalmamı sağladı.