http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/02/islca-bekir-bir-turk-masal-3.html
~~~*~~~
"Aşkı sen yaz... ben yazayım... istersen bir ömür birlikte yazalım."
~~~*~~~
Duygu, Ali'm derken şimdi artık Bekir deme zamanıydı... o sessiz içinde aşkı yaşayan suskun ağır abimiz... babamız... canımız... kanımız... Bekir'i tanıma zamanıydı bu artık! Tanıdık da ne tanıdık be!!!
Işıl'ca... diğer deyişle bizim ilk olarak tanıdığımız ismiyle Işık Parlakyıldız'ın Bir Türk Masalı serisinin 3. kitabı Bekir karşımızdaydı. Tüyap'tan beri elimde olan kitabı anca okudum. Neden mi? Çünkü ne o bitsin ne ben bitireyim istedim. Onu okunacaklar arasında gördükçe henüz bu hikaye bu serüven bitmedi diyerek kendimi avuttum... ama her tatlı şeyin bir sonu vardı! Artık sırada Sedat var... :)
İlk iki kitaptan beri duyguları muamma olan Bekir'in iç dünyasını okuduktan sonra... aşk en çok sana yakıştı be Bekir dedim. Kimse... hiç kimse bu kadar sabırla beklemez aşkını... bu kadar sadık kalmaz aşkına... hiç kimse yanında olmasa bile onu uzaktan sevmez... onu sevmeyi sevmez... bütün bunlar bir tek Bekir'e yakışır!
Zaman zaman hikayesiyle gözlerimi dolduran, aşkıyla içim burkan, mutluluğuyla yüreğimi pır pır ettiren, öfkesiyle ürperten bir karakterin kitabını okumak paha biçilemezdi. Tek bir kitapta birçok duyguyu yaşatabilmek... tebrikler Işıl hanım...
Açık yüreklilikle diyorum ki... her ne kadar Ali'm benim için bambaşka bir kitap olsa da Bekir... kelimenin tam anlamıyla doruk noktasına çıkardığınız bir kitap olmuş!
Kitaba dair düşüncelerimi dile getirdikten sonra biraz da kitabın içeriğiyle ilgili düşüncelerimi dile getireyim.
Öncelikle Selma ile Bekir'in geçmişini okumak ve öğrenmek çok güzeldi. Duygu ve Ali'm kitaplarında Bekir'in sevdası hepimizin yüreğini burkarken bu kitapta bu sevdayı bütün varlığıyla okumak paha biçilemezdi.
Ali, Sedat ve Bekir'in Duygu ile tanışmaları... bu detaylar o kadar güzel kurgulanmıştı ki okurken bir ağlamadığım kaldı. Bekir'in 'babam' Ali'nin 'çirkin' ve Sedat'ın 'cano' sözlerinin geçmişini görmek birçok şeyi yerli yerine oturttu.
Bekir ile Sedat'ın karşılaşma kısmı çok iyi kurgulanmıştı hele ki Ali ve Levent'in Bekir'e karşı olan davranışları süperdi. Bunun yanında Dursun ile Durmuş... işte bu seride kelimelerle ifade edilemeyecek iki karakter... beyler siz olmasanız bir bu kitapta neyle eğlenecektik! :)
Size bir itirafta bulunayım. Normalde bir serinin karakterlerinin hikayeleri yazılırken bir çok yönden kitaplar bir yer de tekrara gider. Bu kitapta onu bekledim ne yalan söyleyeyim. Ancak Işıl Hanım beni bu konuda oldukça yanılttı. Çünkü hiçbir tekrar denk gelmedim. Buna en iyi örnek mesela Bekir ve Selma'nın düğün olayları,isteme mevzuları... Aha dedim o satırlara gelince... okuduğumuz yerleri mi okuyacağız... yok yazar bunu o kadar ustalıkla atlamış ve özet geçercesine yazmış ki takdir ettim. Tekrarlanmadı o satırlar.
Gerçi tekrarlansa şikayet etmezdim ama neyse ;)
Hep dedim Ali'm benim için bir numaralı kitaptı neden bilmiyorum ama Ali'm benim için bambaşka ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler... Bekir bence yazılabilecek en mükemmel şekilde yazılmıştı! Sedat'ta çok iyi olacaktı bence ama hiçbiri Bekir kadar iyi olamaz gibi geliyor... gerçi iddialı konuşmayayım belki Sedat bizi uçurur ;)