https://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/12/ben-sana-tutsak-highlander-1-julianne.html
Tarihi aşk romanları güzel oluyorda içinde İskoç'lar geçince ayrı bir iyileşiyor sanki.
Bu dönemde geçen kitapları okuyorsanız, genelde işlenen konularda arka tema da İskoçya-İngiltere arasında gizli ya da meydan da olan bir egemenlik, bağımsızlık savaşı vardır.
Bu kitapta ise savaş gizli. Nişanlısını katleden adamı öldüren komutanın kalesini basan İskoç Kasabı, aradığı adam yerine, onun nişanlı Leydi Amelia'yı bulur. Kadını kaleden kaçırır.
Kırsalda, böyle ne bileyim ormanda yolculuk etmelerine bayılıyorum karakterlerin bu tarz kitaplarda. Onların yolculuklarını, aralarındaki diyalogları okumaya bayıldım. Tabi bu arada yolculukları hep yalnız geçmedi. Angus denen bir şahıs var, ilk kitapta ona bayağı sinir oldum, ikinci kitap ona ait. Umarım huylu huyundan vazgeçmiştir. Kızın bir ara sürekli nişanlısını savunmasına sinir olsam da o nerden bilsin sonuçta adamın ne olduğunu dedim ve fazla önemsemedim.
Duncan'ın kim olduğu, gerçek anlamıyla elinde baltasıyla gezen, İskoçya'da adının geçmesi bile korku uyandıran bir savaşçı olmasıyla benim hiç de tahmin etmediğim biri çıkması da ayrı şaşırtıcıydı.
Anlatım olarak sade ve fazla yormayan cinstendi. Bu tarzdaki çoğu kitap gibi yetişkin sahneleri de vardı elbette.
Yazarın çıkan diğer serisindeki kitaplardan daha akıcı buldum Ben Sana Tutsak'ı.
Bu seriyi ya seviyordu yorumlarını okuduklarım ya sevmiyorlardı. Eğer alacaksanız her iki tarafın yorumlarına dikkat edin derim ama tavsiyem kendinizin de denemesi yönünde çünkü bu kitabı uzun bir süre bekletmemin nedeni olumsuz eleştirilerdi. Ahım şahım değil ama güzel zaman geçirmelik.
Ülkemizde şimdiye kadar üç kitabı çıktı. Umarım devamı kısa zamanda gelir.