Bir Tereddüdün Romanı

7 puan

“Zekanın en sivri noktası şüphe ve tereddüttür. Bütün Rönesans bir şüpheden doğdu. Bütün yeni felsefe zaferini Descartes’ın şüphesine borçludur. Fakat mücerret sahada zekanın evcini işaret eden bu şüphe ve tereddüt, ameli sahada ölümden başka bir şey değildir. O noktaya kadar çıktıktan sonra, insanın hayat ve müşahhas dünya içindeki azami kıymetine varabilmek için, tereddütten karara geçmesini bilmek lazımdır. Çünkü bu, ölümle hayat arasındaki huduttur.”S.169

Bu alıntı bana göre kitabın alt metnini en net özetleyen kısım. Roman içinde roman gibi başlayıp adının hakkını vererek bir tereddütler sarmalı halinde ilerleyen kitap, esasında kuvvetli bir dönem resmi çiziyor. Yazarın ustalık nişanesi olduğu üzere nefis tasvirlerle bezeli oldukça buhranlı kişisel kararsızlıkların gerisinde, değişen dünyanın geçiş sancıları yer alıyor. Kitabın başkarakterinin hayatındaki kadınlar iki dönemi temsil ederken, başkarakterin kendisi de sürekli devinim içinde olan çağdaş dünyanın uyumsuz bireyini ortaya koyuyor.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »