Sanırım bu kitabı Holden okusaydı şöyle derdi: "Okuduğum en lanet kitaplardan biriydi. Aslında tam olarak öyle söyleyemezssiniz tabi. Yani kısmen.
Yazarın ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Durmadan aynı kelimeleri kullanıyordu. Durmadan lanet diyordu. Çok ayıp..
Ayrıca bazı yerlerde lafı gerçekten iyi konduruyordu. Mizah duygusu da çok iyi.... gerçekten çok iyi. Çoğu yerde beni güldürmeyi başardı bu adam.
Ooo lanet olsun. Gerçekten güldüm..."
Gelelim benim düşüncelerime. Bu kitap hakkında o kadar çok olumlu yorum, şahane yorum ve "mutlaka" oku şeklinde tavsiye yorum okudum ki. Fakat kitabın başlangıcı resmen , haddi canııım, şeklinde oldu. Ancak okuyanların bir bildiği vardır diyerek hızla okumaya devam ettim. Bi an önce o bölümlere gelmek için adeta cümleleri yuttum. Bu arada Holden'lada baya baya sıkı fıkı olmuşuz hani : )
Özetle çok çok çok harikulade olmamakla birlikte (müthiş bir edebi dil beklemeyin diye yazıyorum) , yazarın kitabı yazdığı dönemi, içinde bulunduğu şartları düşünürsek oldukça etkileyici bir kitap. Aslında Holden bana acayip şekilde Markus Zusak'ın, Köpek Düşlerin'in kahramanı Cameron'u hatırlattı. Holden sanki onun sonraki halleri. Büyümüş ve hayattan iyice bezmiş. İçine doğduğu, başarı olmayanların ezildiği dünya onu münzevileştirme derdinde. Kısmen başarılı.
Çavdar tarlasında erken olgunlaşmış bir başak Holden. Boyu o kadar uzun ki onları biçmeye gelenleri ilk o görüyor.
Kitap uzun yıllar ABD de yasaklı listesinde imiş. Oysa ben 7. sınıfa giden oğluma okutsam mı acaba derdinde idim : ) Tabi ki olmaz, bazı sakıncalı sahneleri var : ) Küçük bir sansürle aslında neden olmasın. Çalış, daha çok çalış çarkına soktuğumuz çocuklarımızla ortak bakış açıları yakalamak için neden olmasın?