Kitap benim için tam bir hayal kırıklığı... İlk 400 sayfayı sürünerek okudum ve neredeyse tamamlamadan iade ediyordum ancak ısrar üzerine kitaba bir gün daha süre tanıdım. Sonrasında her şey çok iyi gitmedi ama öncesine göre daha heyecanlıydı. İlk 400 sayfaya göre kitabın geri kalan kısmı çok daha heyecanlı geçti ve soluksuz bitti. Ancak bu kez de 'son'un hayal kırıklığını yaşadım. Hiç hayal ettiğim gibi değildi. Tek umudum hikayenin bir kısmının İstanbul'da geçiyor oluşuydu ama o daha büyük hayal kırıklığı. İstanbul kitapta hak ettiği değeri bulamamış... O kadar güzel ve sanatsal olan şehrimiz açık bir şekilde geçiştirilmiş gibiydi. Açıkçası nankörlük ediyorsun diyenler olabilir ama yine de hoşuma gitmedi ve bunu bir okuyucu olarak dile getiriyorum. Bundan önceki Dan Brown romanlarını soluksuz okudum ve abartısız hepsini üç gün içinde bitirdim. Ama bu romanı okumak içimden gelmedi çünkü en başından beri benim için çok tahmin edilebilir oldu ve açıkçası o son şansı verdiğimden sonra bir ters köşe olmamış olsaydı bu kitabı bitiremezdim. Ayrıca kitaptaki betimlemeler çok anlaşılır değildi. Bu hata yazardan mı yoksa çevirmenden mi kaynaklanıyor bilemem lakin ben canlandırmakta güçlük çektim. Yine de emeği geçen herkesin ellerine sağlık.
evet, çok şükür ki öyle bir özelliği var. bu kitabı bitirmemi sağlayan özellik oldu :)
Dan Brown'ın özelliği zaten hep ters köşe yapması :))