Prens Charles Harcourt görünüşü konusunda hem hassas hem kibirlidir.Uzun yapılı olmasına rağmen birkaç kusuru vardır. Bir gözü görmez bu gözünün üstünde bir yara vardır. Ayrıca eski bir diz yaralanması ile yerleşen kireçlenmenin ortaya çıkmasına bağlı olarak gidip gelen bir topallığı vardır. Unvanı vardır ve fazlasıyla zengindir.Serveti yüzünden kadınlara aşırı değerli görünmek istemediği için her zaman varlıklı kadınlarla ilişki kurmuştur.Son evli sevgilisi kocasından ayrılıp kendisiyle evlenmeyi kabul etmeyince olduğu geminin sahibinin kızı ile evlenmeye karar vermiştir. Adam her çeşit gemiye sahip olsa da onun istediği amberdir. Her zaman amber toplayacak kadar büyük bir filosu vardır. Parfüm işiyle uğraşır ve amber bazı parfümlerin en önemli ve pahalı birleşenidir. Tanıştığı bu Amerikan aile ile iyi anlaşınca aile kızını onunla evlendirmek ister. Amberleri evlilik anlaşması ile ona vereceklerdir. Kızları onu görmese de Charles resmini görerek nişanlanmıştır. Sevgilisi evlenmesine sinirlendiğinden onu çıplak halde gemide kapıya koyar. O haldeyken peşinde bir adam olan müstakbel eşini görür. Adam kendisini kötülüyordur. Çabuk sinirlenen,topal,kindar,agresif,yaşlı,kör ve çok çirkin olduğunu söyler. Ayrıca müstakbel eşi de evliliğine doğru yol alan gemide tanıştığı yabancı bir adamla öpüşüyordu. Nişanlısı çok güzel ve gençtir. Normalde kendine güvenen bir adamken gördükleri ve duyduklarından sonra nişanlısı ile bir oyuna girişir.
Lousie Vandermeer on sekiz yaşındadır. Görünüşe önem veren,şımarık,güzel bir kızdır. Evleneceği adamın çirkin ve sakat bir adam olduğunu öğrense de evlenmek için gitmek zorundadır.
Louise evleneceği adama gitmek için çıktığı gemi yolculuğunda bilmese de Charles de vardır. Charles Lousie'i biri ile flört ederken görünce ona bir ders vermeye karar verir ve baştan çıkarmaya başlar. İkili karanlıkta görüşmeye başlar. Louise onu paşa sanır ve bir süre sonra aşık olur. Yolculuk bitince ilişkileri de biter.
Charles yeniden Louise'i baştan çıkarmaya başlar ama bu kez o kadar kolay olmaz Louise'nin aklı paşasındadır.
Bir süre sonra Charles kendini kıskanır hale gelir neyse ki sonunda her şey yoluna girer.
Büyük beklentiyle başlayıp hayal kırıklığı ile biten kitaplardan. Aslında konu güzeldi fakat gerisi gelmedi. Keşke daha farklı anlatılsaydı, ikili iticiydi sevemedim.