Montaigne'nin Kendimi Anlamak ile başladığı ilk denemesinde, "Birçokları içip sarhoş oluyor diye, şarabı yasak etmek yanlıştır; fazla kaçırılan şeyler hep iyi şeylerdir. Kendinden sözetmenin kötü sayılması bence yalnız, halkın düşeceği kaba hatalardan ötürüdür. Bu türlü kurallar budalalara vurulan dizginlerdir: Ne azizler -ki kendilerinden pekâlâ sözederler- ne filozoflar, ne bilginler bu kuralları dinler; onlara hiç benzememekle beraber ben de bu kuralları dinlemiyorum. Onların ereği kendilerini anlatmak değildir, ama sırası gelince de kendilerini uluorta göstermekten çekinmezler." deyip başlar anlatmaya hayata ve insana dair tüm halleri.
"Olgun bir okuyucu çok kez başkasının yazdıklarında yazarın düşünmediği güzellikler bulur, okuduklarına daha zengin anlamlar ve renkler kazandırır" diyen hümanist filozoftan zihnime çakılı kalıp derinlemesine düşünmemi sağlayacak olan sözleri kalır:
"Başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz."
"İki alış veriş, (dostluk ve aşk) raslantı ve başkalarına bağlıdır; biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. Onun için hayatımı doldurup doyuramazdı onlar. Üçüncü alış veriş, kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir. Ötekilerin başka üstünlükleri vardır, ama bu üçüncüsü daha sürekli ve daha kolayca yararlıdır. Ömür boyu yanı başımda her yerde elimin altındadır. Kitaplar yaşlılığımda ve yalnızlığımda avuturlar beni. Sıkıntılı bir avâreliğin baskısından kurtarır, hoşlanmadığım kişilerin havasından dilediğim zaman ayırıverirler beni."
"Hayatımız, der Pythagoras, Olimpiyat oyunlarında biriken büyük kalabalığa benzer: Kimileri oyunlarda ün kazanmak için bedenlerini işletir; kimileri para kazanmak için satılık mallar getirirler; kimileri de, en kötüleri değildir onlar, başka çıkar düşünmeden herşeyin niçin, nasıl yapıldığına bakar, kendi hayatlarını anlamak ve düzenlemek için, başkalarının hayatlarını seyrederler."
"Bilinecek, bilinince de daha fazla hatırı sayılacak diye iyi adam olan, insanların kulağına gitmesi şartı ile iyilik eden kişi, kendisinden daha fazla yarar sağlanılacak biri değildir."
"Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak şartı ile doğru olan adamdan pek hayır gelmez."
"Rahatsız, gözü doyaz, telaşlı bir zengin, düpedüz yoksul kişiden daha zavallı gelir bana."
"Çocuğa, daha akıllı ve daha iyi olmasına yarayacak şeyleri ögrettikten sonra mantığın, fiziğin, geometrinin ne olduğunu anlatırım. Böylece kafası işlemeye başladıktan sonra seçeceği bilimin kolayca hakkından gelebilir."