Aylak Köpek’ten sonra okuduğum ikinci öykü kitabı, aynı zamanda Hidâyet’in ilk kitabı. Fikir ve anlatı her ne kadar sonraki kitaplarından çiğ dursa da üzerinde sürekli durduğu toplumsal baskı, adaletsizlik, yalnızlaşma, eylemlerin kötücüllüğü, ideal mümkünsüzlüğün eleştirisi ve benzeri çok yönden temelini belli ediyor. Öyküler genel olarak masalsı bir yapıda olduğundan kolay bir okuma sunuyor.
Julio Ramón Ribeyro şöyle der: “Öykü yalnızca göstermeli, öğretmemeli. Aksi takdirde kıssadan hisse olur”. Kitaptaki çoğu öykü bu tanıma yakın duruş sergiliyor. Daha kıssavari bir üslup ve içerikle dolu öyküler yer almasının yanında, Camus’nun da kendi ilk dönem eserlerinde o ‘beylik’ bir duruşun var olduğunu söylediği biçim Hidayet’in bu kitabında da kendini belli ediyor. Entelektüel olarak da Aylak Köpek’ten bariz şekilde geride.
En iyi eserlerinden olmasa da Hidâyet’in dünyasına giriş için güzel bir başlangıç sunabilir.