http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/10/dorian-grayin-portresi-kitap-yorumu.html
Yaptığı bütün kötülüklere, kibrine ve açgözlülüğüne rağmen, Dorian Gray'e karşı merhamet beslemekten kendimi alamıyorum. Başlarda o masum bir delikanlıydı. Belki Lord Henry'le hiç tanışmasaydı, hırs ve kibir onu asla bulmayacaktı. O yüzden ona kızmıyorum, kızamıyorum. Çünkü ruhu, güzelliğiyle zehirlenmiş, lanetlenmişti. Zaten cezasını da fazlasıyla çekti. Aslında dış görünüşün insanlar üzerinde bıraktığı çarpıcı etkiyi de kitap boyunca bariz bir şekilde görüyoruz. Dorian o kadar güzeldi ki, kötü biri olamazdı topluma göre. Çünkü kötü insanlar ancak 'çirkin' kimselerdir. Bu algı şu an bile topluma yerleşmiş vaziyette. İşte tam da bu yüzden kitap boyunca Dorian'ı değil de çevresindekileri suçladım. Ona cesaret verdikleri için.
Ayrıca Oscar Wilde'ın şu sözü beni çok etkiledi:
'' Basil Hallward ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..''
Yazarımız hayatı boyunca tercihleri nedeniyle toplum tarafından baskı görmüş ve parasızlık çekmiştir ama buna rağmen daima neşesini, yaşam gayesini korumuş. Keşke yazarın başka romanları da olsaydı diyorum. (Çocuk kitapları ve öyküleri dışında tabi.) İç dünyasını daha iyi tanımak isteyeceğim bir kişilik çünkü.
Demem o ki, Dorian Gray'in Portresi'ni herkesin okumasını üstüne basa basa öneriyorum. Okumak için içinizde küçücük bir istek bile varsa alın okuyun derim.