Anlatmaya nereden başlasam acaba ? En iyisi kapaktan girişi yapayım =D Artemis'in kapaklarını beğenmediğimi artık cümle alem biliyor. Gölgelerin Yolu'nun kapağını diğer Artemis kitaplarının kapaklarından daha çok sevdim. Çünkü Diğer kitaplarında olduğu gibi kapak neon neon parlamıyordu. Çok hoşuma gitti. Umarım Artemis çıkaracağı diğer kitaplarda da böyle yapmaya devam eder. Kapakta beni rahatsız eden tek şey kapak görseli oldu. Daha iyi bir görsel bulunabilirdi sanırım.
Küçük puntolu olduğunu gördüğümde içimi bir korku kapladı. Çünkü rahatsız bir göze sahip olduğum için okurken problem yaşayacağımı düşündüm. Başlarda da biraz zorlandım. Ne zaman kitabın konusunu kavrayıp adapte oldum. İşte o zaman punto falan benim için hikaye oldu.
Kitabın konusunu kavramakta zorlandım.Çünkü olayların nasıl bir dünyada gerçekleştiğini kitabın başından değil olaylar ilerledikçe öğreniyoruz. Öncelikle şunu söyleyeyim kitap her bünyenin kaldırabileceği bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Baştan Uyarayım. Sürekli şeker kızların olduğu pembe dünyaların anlatıldığı kitapları okuyorsanız bir değişiklik olsun diye alıp okumayın. Yok ben entrika dolu kitapları severim kan revan vazgeçilmezim, psikolojik ögeler barındırırsa tadından yenmez, araya azıcık aşk serpiştirilirse de hiç fena olma diyorsanız bu kitap tam size göre. Nasıl da anlatmışım ama =D
Kitabımız güçsüz sokak çocuğu olan Azort'un güçlü suikastçı olan Durzo Blint'in çırağı olmasını konu alıyor. Karakterlerin işlenişine bayıldım. Karakterlerin fiziksel özellikleri yerine psikolojik özelliklerinin üzerinde durulması çok hoşuma gitti.
Bu kitapta sevdiğim bir şey de sürekli şok olmamdı. bir şeyi de doğru tahmin edemedim. Hah! Tamam buldum birazdan şu olacak diyorum ama olmuyor. Hele kitabın sonlarına doğru yüzümde gözlerimin pörtlemiş dudaklarımın da "O" biçimini aldığına eminim =)
Uzun lafın kısası ben bu kitabı çok sevdim. Bitirmem uzun bir süre alsa da kesinlikle buna değdi.