Yazarın iki kitabını okuduktan sonra yeni çevrilen kitabının konusu güzel olursa bir şans vermeyi düşünmemle kitabı okudum bitirdim.
Kitabın başında çiftimizi birbirine aşık bir şekilde görüyoruz ancak ben tanıştıkları andan ayrılıklarına kadar geçen süreyi oradan da asıl konuya gelinmesini isterdim, ara paragraflarda nasıl tanıştıklarının ve ayrıldıklarının anlatılmasını değil.
Julienne birçok okuyucuya kendini sevdirecek bir karaktere sahip. Dıştan normal bir insan gibi dursa da içinde fazlasıyla acı bulunduran ve kocaman bir yüreği olan bir kadın var karşımızda.
Dare ise... Ben şahsen onu da çok sevdim. Değişim üstüne değişim geçiren bir karakteri tanımış oldum. Önceden boş bir hayat, Julienne'yle ayrılıklarından sonra daha da boş bir hayata düşmüş olması ve yedi sene sonra Julienne'yi elde etmek için gösterdiği çabalar gayat başarılı bir şekilde aktarılmıştı.
Ama bunların dışında kitabın çok da istenileni vermedi bence.
En önemli eksiği aksiyondu. Yazar konu olarak gayet aksiyonlu bir şey seçmiş ama romantizmle dengelemeyi başaramamış. Sürekli Caliban kim diye araştırıldı duruldu. Asıl maceranın başlaması gereken yerde (17. bölüm) hep bir durağanlık sonrasında oldu da bitti bir hava vardı. Romantizm fazlaca ön plandaydı.
Konuşmadan çok iç sesler mevcuttu. Hadi onu geçtim bu iç seslerin bir süre sonra kendini tekrar etmesi hoş değildi.
Kitabın sadece Julienne, Dare, Lucian ve şu an adını hatırlayamadığım Julienne'den hoşlanan diğer adamın üzerinden gidilmesi bir süre sonra sıktı.
Ve Epsilon'un bu sene olmazsa olmazı çeviri faciaları.
Sanırım bu yazara bir şans daha vermeyeceğim benim için eh'lik bir yazar olarak kalacak kendisi.