https://illekitap.blogspot.com/2019/10/sylvia-day-gunaha-davet.html
Sylvia Day'in okuduğum ilk kitabı olmasının yanında ikinci kez okuduğum ilk kitabı aynı zamanda. Üzerinden onca zaman geçti ki bari dedim tekrar okuyayım hazır Sylvia Day okuyorken. Yorumumu da güncelleyip sizlerle paylaşayım.
Historical romans okumaya ilk başladığım dönemlerde okumuştum ve içerisindeki karakterlerin aykırılıkları aslında aykırılık değil de farklılıkları ve kadınları da erkekler gibi arzulu, ne istediğini bilen ve istediğini elde etmeye hevesli yazması ilk okuduğumda rahatsız etmişti ama şimdi okuduğumda hiç rahatsız olmadım çünkü bu türde hep kadınların masumluğuna değinirken erkeklerin her çiçekten bal alır modda olmasını okuyorduk. Sylvia Day ise buna bir dur diyerek farkını ortaya koyup kadınları da aynı ölçüde arzulu ve sevdiği erkeği elde edebilecek güçte yazması çok iyiydi. Bu hoşuma gitti. Sylvia Day'in kitaplarının en sevdiğim özelliği de bu zaten.
Diğer kitaplarındaki gibi akıcı, sürükleyici, aşk ve erotizm dolu bir kitap olmasının yanında kardeşlik, aile kavramlarına da değinmesi çok güzeldi. Diğer serisiyle kıyaslandığında bir tık daha erotizme odaklıydı ama bunu da Alistair'in şehvetine düşkün bir adam olasına yoruyorum :)
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Jessica evlilik arifesindeyken Alistair'den etkilenmeye başlasa da henüz Alistair'in delikanlı olması ve Jessica'nın ondan iki yaş büyük olup evlenmek üzere olması ondan uzak durması için yeterliydi. Ancak Jessica düğününden bir önceki gece ormanda köpeğini gezdirirken Alistair'i bir kadınla seks yaparken görmesi içinde bastırdığı duyguları dışarı vururken o gece her ikisinin de hayatında unutulmaz bir anı olarak yerini almak üzeredir.
Jessica evlenip, mutlu bir evliliği varken eşinin hastalanarak ölmesi üzerine geçen bir yılın ardından kocasının kendisine bıraktığı eve gitmek için bir gemi yolculuğuna çıkar. Yolculukta Alistair ile karşılaşan Jessica yedi yıl sonra karşısında Alistair'i görmesi içinde bastırdığı arzuları ve duyguları gün yüzüne çıkarır. Alistair ise delikanlılığından beri hayran olduğu, sevdiği ve arzuladığı Jessica'yı bu sefer elinden kaçırmamak için elinden geleni yapacaktır. Jessica ise bütün kusurlarına rağmen kendisini kabul eden Alistair ile mutluluğu için savaşmaya hazırdır.
Sylvia Day'in en sevdiğim özelliği hiçbir zaman mükemmel karakterler yazmıyor olması, hep bir kusurları var. Her an her yerde karşımıza çıkabilecek insanlarda olabilecek özellikteler. Bu hoşuma gidiyor.
Alistair'in geçmişini açık yüreklilikle Jessica'ya anlatması, Jessica'nın her şeyi anlayışla karşılaması, aralarındaki romantik anlar, kabullenmeler ve vazgeçilmez bir aşk olması çok güzeldi.
Alistair ve Jessica haricinde en sevdiğim çiftte Michael ve Hester oldu. Hester, Jessica'nın kız kardeşi ve Michael da hem Alistair'in en yakın arkadaşı hem de Jessica'nın ilk kocasının kardeşi. Onların aşkı bence Jessica ve Alistair'in aşkından daha büyüktü. Michael çok güzel sevdi ve sevgisini çok güzel yaşadı kitabın sonunda onları da mutlu sonun bekliyor olması çok güzeldi.
Kitabın özellikle son 50 sayfası çok güzeldi. Jessica ve Alistair'in Londra'ya gelmesi ve sonrasında yaşananlar. Su gibi aktı diyebilirim.
Kitabı ben çok sevdim. İlk okuduğumda yadırgadığım yerler bu sefer bana hiç de tuhaf gelmedi. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ben kitabı çok sevdim. Keşke yazarın daha fazla kitabını çıkarsalar.
Ayrıca söylemem gerek ki kitap erotik romans olarak da geçer bu yüzden bu türü sevmeyenler hiç okumasınlar.