Penhollow Kontu Pierce Kirrier kumar bağımlısı babası onları parasız bırakıp ölünce aile servetini baştan inşa etmiştir. Annesi evlenmesini ister varise ihtiyaçları vardır. Köy halkı da hep yabancı olarak gördükleri Londralı annesi gibi evlenmesi gerektiğini düşünür. Annesinin kötü bir anne olduğunu düşünmüşler ve onu yetiştirip evde eğitim almasını sağlamışlardır. Şimdide onun için bir aşk büyüsü yaparlar. Aşkın rüzgarlarının dünyayı köşe bucak arayıp kontes olabilecek nitelikte kontlarına layık bir gelin getirmesini isterler.
Eden Londra'nın batakhanelerinde doğmuş hep açlık sefalet çekmiştir. Bir adamın öldürüldüğünü görmüş ve kaçarken de kaldığı manastırın sahibi madam tarafından sokaklardan alınıp zengin bir adamın metresi olabilmesi için eğitilmiştir. Seneler sonrada istediği fiyatı veren bir sultanın haremine deniz kızı dediği Eden'ı satmıştır. Eden'de fırsat bulur bulmaz yola çıktığı gemiden kaçar.
Pierce arkadaşı ile balığa çıktığı sırada suda kayalara çarpmak üzere olan bir sandal görür ve yardıma koşar. İçinde ki Eden'ı kurtarır ve evine getirir. İkili görür görmez birbirinden çok etkilenir ve Pierce ailesini bulana kadar Eden'ın evinde kalmasını ister. Eden ise hafızasını kaybetmiş gibi davranır ve oradan kaçmak ister. Bir yandan büyücü kadın seni denizden ben çağırdım, kaderin burası der. Büyüye yardım eden hizmetkarlar da aynı şekilde kalması için uğraşırlar. Diğer yandan ise Pierce'nin annesi arkadaşları ile onu oğluna uygun bulmaz ve gitmesini isterler. Kendisi de hemen aşık olsalar da Pierce için uygun olmadığını düşünür birde anlatamadığı geçmişi vardır. Bir yanda sırları bir yanda aşkı arasında kaldığı bir mücadele başlar.
Eden'ın o kadar zamana, yaşanana rağmen bir türlü geçmişini söyleyememesi, Pierce'nin de öğrendikten sonra verdiği tepki birbirinden kötüydü. Konu ilginçti. İkili arasında daha fazla olay, paylaşım beklerdim. Keşke yazar çevreye daha az ikiliye daha çok odaklansaydı.