Bu tarz kitapları okumak çok keyif verse de artık pek zaman harcamamaya çalışıyorum bunlarla. Yine de kitap okuma pratiğine büyük katkısı olan kitaplardır bunlar. Michael Connelly olduğunda ise iş biraz değişiyor. Aslında Connelly' den daha sürükleyici yazarlar vardır mesela Dan Brown ya da Adam Fawer kitapları çok daha büyük bir merak uyandırmıştı bende, ama Connelly' nin yarattığı muhteşem karakter Harry Bosch sayesinde Connelly, benzer yazarların hepsinden ayrılıp bu tarz yazarlar arasında zirveye oturuyor benim gözümde. Başka bir kitabına yorum yazaken de belirttiğim üzere Harry Bosch, derinliği olan bir karakter, jazz seven, iyi biradan anlayan ve tam bir kaybeden. Ve yine o yorumda belirttiğim üzere ben Harry Bosch serisini okurken aslında polisiye kitap değil de Bosch' un biyografisi okuyormuşum gibi hissediyorum.
Bu kitapta ana karakter tek başına Bosch değil ama. Dolayısıyla ilk başlarda bir hayal kırıklığı yaşamadım değil okurken ama sonrasında olay Bosch' n geçmişine değin uzanıp onun en sevdiği tabloyla ilgili olunca bir anda en sevdiğim Connelly kitaplarından biri hatta belki de birincisi oluverdi bu kitap.