20. yüzyıl İstanbul’unda Beyoğlu’ndan Kadırga’ya, Kumkapı’dan Boğaziçi’ne masalsı bir gezi. Gerçek kişilerden esinlenmiş fakat gerçek olmasalar bile özellikle Beyoğlu’nun 90’lı yıllarını bilenlerin rahatlıkla karşısına çıkmış olabilecek karakterleriyle dolu dolu bir macera. Her bir karakterin öyküsü soba başında dinlermişçesine hevesle okutuyor kendini. İç içe geçmiş hikayeleriyle, sade ve akıcı diliyle insanın içini ısıtan ve iyimserlik dolduran, kar küresi tadında bir roman. Kapak tasarımına ayrıca bayıldım.