Tolstoy'un hayati sorguladigi, neden yaşıyorum diye surekli dusundugu, yarim asir gecen inancsiz yasamindan sonra inanci nasil buldugunu samimi sekilde anlattigi eser.. Zaman zaman ben neden yasiyorum, sonrasinda ne olacak gibi sorularla arayışa girdiği hayatinin surekli bir arayis icerisinde gecen yillarindan dem vurmus. Yaşamı, felsefe üzerinden anlamlandirmaya cabalamis, inanclar uzerinden sorgulamış..Tolstoy'un ozellikle kuyu hikayesinin Said Nursi'den aldığı, bu örneği Said Nursi kitabından verdigi ifade ediliyor ama ne kadar dogru araştırmak gerek.
Yine hayatinin son döneminde Islam'i seçtiği yönündeki soylentiler de teyite muhtaç.
Tolstoy'un keskin zekasinin disavurumu bu eserle bir kez daha cikmis ortaya.
Hayati sorgulayis bicimi,hayat uzerine sordugu sorular insanin zihnini bulandiran cinsten.
Yine insanlari gozlemlemesi, hayatinin buyuk bölümünü belirli bir une sahip olmasina ragmen arayis icerisinde gecirmesi ve surekli intiharın esiginde bir yasam sürdürmesi insani,okuyucuyu karamsarliga sürüklüyor. Ucurumun kenarinda sürdürülen bir hayat. Boşluğa düşmüş büyük Tolstoy'un hayata tutunma cabalari...Kuyu hikayesi benim de cok hosuma gitti. Kuyuya duserken dala tutunan adamin asagida kendini bekleyen ejderha ile yukarda kendini bekleyen vahsi hayvan arasinda kalan durumu,ustelik tutunduğu dalin fareler tarafindan kemirilmesi...Uretilen metafor,hayattaki konumunu ifade acisindan harika olmus.. Zevkle okudum,Tolstoy'un hayatini gozler onune seren psikolojik gitgellerini anlatmasi yönüyle de her zaman icin ozel bir kitap olacaktir.