"Karanlığın Yüreği" ilk okuduğum kitabıdır Joseph Conrad'ın. Ve onunla tanıştığım bu kitapla hayranı oldum. Aslında kendisi de denizci olan Conrad'ın bu kitapta dile getirdiği sömürgeciliğin çift taraflı dehşet yüzü onun betimlemeleriyle can bulurken, her tasvirinde sanki onun yanında, gemisinde , kamarasında, onunla bir yerlerde hatta onun gören gözlerinin içindeymişim hissini verdi bana. Doğa tasvirlerinde, vahşi doğanın karanlık gücünü, derin sessizliğini, sanırım ondan daha iyi betimleyen biri yoktur. Onunla birlikte demir alıp, kasırgalı, dalgalı okyanuslara açılırsın. Katledilen hayvanların, köle haline getirilen yerlilerin yaşadıkları topraklara doğru yol alırken, seyahat boyunca görülen manzaraları muhakeme etmeye başlarsın. Bir yandan, tahripkar insana karşı yenilmez doğanın gücünü sezinlerken, diğer yandan yaşama karşı saçtığı dehşetle son nefesini veren birinin bir film şeridi gibi gözünün önünden geçen anılarını; hayatı ve insanı bu duruma getiren nedenleri sorgularsın. Yazdıklarıyla birlikte satır aralarında bıraktığı boşluklarla yazmadıklarını da okuyucuya hissettiren, güçlü ve gizli göndermeleri ustaca satırlara kazıyan Polonyalı büyük yazar.