Hani ilkokulda öğretmenlerimiz 'kompozisyonlarınız en az 3 bölümden oluşmalı. Serim, düğüm ve çözüm.' derdi. İşte bu romanda o üç bölümü de rahatlıkla fark edebilirsiniz. İlk başta 'Çok ilginç bir adam. Ne yaşadı ki bu duruma geldi?' diye düşünerek ilerliyorsunuz. Ardından bir bölüm geliyor ve 'E hadi anlat. Merak ediyorum!' diye sayıklamaya başlıyorsunuz. Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor fakat yetmiyor. Daha fazlası, daha detayı derken puf! Bir anda 'Nasıl yani?' derken buluyorsunuz kendinizi. Ardından bir mektup herşeyi çözüveriyor. Sanırım şimdiye dek okuduğum en güzel Zülfü Livaneli romanıydı.