Geldik bir serinin yeni kitabına daha; Kuğu ve Çakal ismi, kitabın sonlarında daha bir anlam buluyor, gerçekten. Yani Cassia gerçekten tam bir Black Swan hikayesi; okuyunca demek istediğimi anlayacaksınız. Fredrik de zaten Çakal lakaplı biri olduğu için tam uymuş isim. Kafadan isim yorumuyla girdim. :P
Aslında isim açıklamasından ve tanıtım yazısından da anlayacağınız gibi 3. kitap tamamen Fredrik ve Cassia ikilisi üzerine odaklanmış. Elbette yer yer Victor, Izabel, Niklas vs. ekibin hepsini görüyoruz... Bu açıdan bakar isek eğer 3. kitap Katiller Çetesi'nin o hareket ve entrikalarından uzak, daha çok Fredrik'in iç dünyası ve geçmiş sorunları üzerine yazılmış.
Kitaba ilk girişle birlikte Fredrik ve Cassia arasındaki halihazırda olan yakınlık, etkileşim okuyucu için kafa karıştırıcı hatta kurguda bir zayıflık gibi geliyor ama işin özünde, kitabın sonunda ortaya çıkan bir gerçekle birlikte meselenin özü de açığa çıkıyor. Cassia ile ilgili şüphelerim vardı ve aslında şüphelerimde nispeten haklı çıksam da bu şekilde bir şey beklemiyordum, yazarı tebrik ederim. Yazarın dili, anlatımı vs. diğer iki kitabın tadında ilerliyor ama açıkçası kurgu, diğer ikisinin heyecanını çok vermedi desem yeri. Ayrıca Fredrik karakterini de bir hayli abartı buluyorum, niyeyse yazarın en sevdiği karaktermiş izlenimi verdi, gerçi ben de seviyorum. 😃
Bunun dışında aradığım lezzeti tam bulamasam da genel olarak güzel, hoş vakit geçirten bir kitap oldu. Puanlarken 3 ila 3,5(ortalama ile iyi) arasında kaldım. Doğrusu 3,5 üstünde bir şey vermek de zor.