Dağcılık hiçbir şekilde ilgimi çekmeyen bir spor dalı. Dağcı arkadaşlarım da var, ancak onların yaptıklarını hep delilik olarak gördüm. Fakat kitabı okurken uyku tulumu ve çadırında, dağa tırmanırken verdiği molalarda sürekli kitap okuyan, günlük tutan yazarın dağlardaki yolculuğunu ruhsal bir yolculuğa çevirdiğini gördüm.
“Herkes Everest’e tırmanamayabilir ama herkesin tırmanabileceği bir Everest’i vardır.” Bu Everest yaşam içinde kendimiz için belirlediğimiz hedeflerdir. O hedefe ulaşırken yapmamız gerekenler adım adım kitapta anlatılmış. Gerçek bir yaşam öyküsüne dayalı olması kitabı daha gerçekçi hale getirirken içi boş bir kişisel gelişim kitabı olmaktan çıkarıyor. Belki de bu yüzden bu kadar etkilendim… Bölümler arasındaki geçişler bir önceki bölümün son paragrafında geleceğini hissettiriyor. Geçiş cümlelerinin güzelliği bir taraftan, kullanılan sözcüklerin özellikle Türkçe kökenli olması ayrı bir anlam ve güzellik katıyor. Pek çok bilgin ve üstadın sözlerinden alıntılar yapılan kitapta yazarın daha önce yazdığı kitaplardan ilgili kısımlar da aynen alınmış. Bu da konu bütünlüğü ve anlatımı zenginleştiren bir diğer nokta.