Yazar metnini Le Bon'un Grup Zihni kuramını alıntılayarak açıyor. Bireylerin oluşturduğu grup dışındaki hallerde var olmayan ve harekete dönüştürülmeyen bazı fikirler ve hisler olduğunu belirtiyor. Le Bon'un kuramında evrimsel psikolojiye göndermeler var. Le Bon, ayrı cinsten olanların aynı cinse gömülüp ırksal bilinçaltının ortaya çıktığını savunurken, Freud kişinin bastırdığı bilinçaltını ve güdülerini açığa vurabilmek için grubu kullandığını savunmuş. Sosyal kaygının bilince eşit olduğunu savunan Freud, bilinç yitimini tanılamış ve grubun etkisini hipnotizmaya benzetmiş.
Aşk kavramının da bir grup oluşmasına neden olduğunu ifade edip kilise ve ordu gibi yapay grupların özelliklerini incelemiş. Totem ve Tabu'ya gönderme yaparak liderin üstün bir baba figürü olduğunu savunmuş. Dinlerin bir grup oluşturduğunu ve "öteki" lere karşı hoşgörüsüz ve acımasız olduğunu ifade edip Özdeşleşme kavramına girmiş. Duygusal bağların en eskisi olduğunu savunduğu özdeşleşmeyi Oedipus'u açılımlayarak tanılamış; ünlü Dora vakasını örnek olarak sunmuş. Sempatinin özdeşleşme dışında ortaya çıktığını savunmuş. Eşcinselliği de Oedipal kompleksle tanımlaya çalışmış.
Aşkı 2 uçta ele almış: İdealleştirme ve yerme. Düalist yaklaşımlar tersinebilir çıkarımlarla Adler'e fazlaca yaklaştığı gözden kaçmıyor. Darwin'e atıfta bulunan yazar, grubun tarihöncesi ilkel topluluğun dirilişi gibi gözüktüğünü belirtmiş. Hipnozun psikolojik süreç ve arkaplanını açıklamış ve egonun farklılaşmasıyla ilgili bölümde manik- depresif hastalarla ilgili görüşlerine yer vermiş. Kişinin kendini terk etmesi durumunda dışlandığı büyük grup oluşumun talepleriyle nevrotik belirtilerin yer değiştirdiğini belirtmiş. Trotter, McDougall ve Le Bon'un grupla ilgili görüşlerini incelediği eserini Rank'ın peri masallarıyla ve bilinçaltına yaptığı göndermeleri irdeleyerek kapatmış.
Genelinde çıkarımların ve görüşlerin diğer eserlerine göre çok sağlam olmadığı göze çarpsa da, grup psikolojisiyle ilgili önemli temel eserlerden biri olduğu tartışılmaz.