“Dünyanın arzuladığı şehir” olan İstanbul’un, fetihten Cumhuriyet Dönemi’ne kadar olan tarihiyle birlikte aslında 500 yıllık bir dünya tarihi bilgisi de verilmiş. Fakat araştırma olmasına karşın hatırat tarzında yazım diliyle oldukça akıcı. Bilinen tarihi bilgilerin yanında toplumsal yapı ve şehrin gündelik yaşamına dair daha az bilinen birçok bilgiyi de içeriyor. Bununla birlikte yoğun bir oryantalist yaklaşım söz konusu. Çok ciddi kaynaklardan yararlanılmasına rağmen bu kaynaklar objektif olarak kullanılmamış. Bu da tarihi belgelere dayanan bir araştırmadan ziyade yazarın hayal gücüyle şekillenen kurgu esermiş hissi yaratıyor.