Ahmet Ümit‘in İstanbul Hatırası kitabını okuduktan sonra mutlaka daha fazla kitabıyla tanışmam gerektiğini düşünüp twitter‘dan “en beğendiğiniz Ahmet Ümit kitabı” diye sormuştum. Gelen cevaplardan biri de Kukla‘ydı. İstanbul Hatırası’nda yazar, engin tarih bilgisini de kitabın içine çok iyi serpiştirerek mükemmel bir polisiye roman sunmuştu okuyucuya. Ardı ardına işlenen cinayetler, elinizden bir dakika olsun bırakmak istemeyeceğiniz akıcılığı ve hem tahmini güç hem de vurucu finaliyle uzun süre unutulmayacak bir romandı İstanbul Hatırası.
Kukla’da da yine tarih üzerinden ilerleyen bir polisiye hikaye mevcut. Ancak bu sefer yakın tarihe, Türkiye’nin karartılan dönemlerine kendince ışık tutmak istemiş Ahmet Ümit. Gazeteciliği bırakma noktasına gelmiş, ailesi dağılmış, çareyi ve ışığı alkolde bulmuş gazeteci Adnan Sözmen, geçmişi suçlarla örülü, bugünü belirsiz, geleceği karanlık üvey kardeşinin bir gün çıkıp gelmesiyle bitmek bilmeyen bir kovalamacanın içine girip bir anda Susurluk dönemlerine gidiyor.
Gizem yine finale kadar kendini hissettirse de, bu sefer tahmini daha kolay bir hikayeyle karşılaşıyor okuyucu. Yine de özellikle yarısından sonrası çorap söküğü gibi bir anda bitiveriyor.
Ben öyle siyasi meseleleri pek sevmem, o yüzden pek bilgim de yoktur ama kitabı okuyan belirli bir yaşın üstündeki herkesin ciddi manada etkileneceği kesin. Zamanında (belki de şu anda da pek farkı yoktur) Türkiye’nin her kademesini saran çeteciliğe bir gazetecinin gözüyle yaklaşan Ahmet Ümit, 500 sayfalık kitabı birkaç günde bitirebileceğiniz şekilde yazmayı becermiş yine. 8/10
http://cineshoot.net/kukla-ahmet-umit.html