http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2015/06/kitap-yorumualntlar-kurucunun-kz-amy.html
Uzun zamandır okuduğum en güzel kitaptı. Bir solukta bitirdim ve bittiğine o kadar çok üzüldüm ki... Keşke biraz daha uzun olsaydı. Kitabın tasarımı, kurgu, çeviri... Hepsi harikaydı. Özellikle orjinal kapak kullanılmış olması çok hoşuma gitti. Bittikten sonra da uzun uzun baktım ve o hikayeye başka bir kapak yakıştıramadım.
Kurucunun Kızı bizlere; aşkın, güvenin ve ihanetin harmanlanmasıyla oluşmuş bir dünyayı anlatıyor.
Lattimer'lar ve Westfall'lar: düşman iki aile. Yıllar önce yaşanan bir savaşın ardından küçük bir topluluk hayatta kalmayı başarmış ve yeni bir düzen kurulmuş. Ivy'nin ailesi tarafından kurulan bu küçük ülke, Bishop'un büyükbabası Alexander Lattimer tarafından ele geçirilmiş. Topluluğun başına gelen Lattimer'lar, barışın korunması için kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerini evlendirmeyi kararlaştırmışlar.
Ivy'nin ablası Callie, doğduğu günden beri annesinin ölümüne neden olan başkanın oğlu Bishop Lattimer ile evlenmek ve onu öldürmek için yetiştirilmiş. Fakat Bishop on altı yaşına geldiğinde evliliği erteleme kararı alıyor ve Callie'nin sırası Ivy'e geçiyor. Başkanın oğlunu öldürmek istiyorlar ki, planladıkları şekilde topluluğu ele geçirdikleri zaman onlara ayak bağı olacak kimse olmasın ve kendi yaşadıkları acıyı Başkan Lattimer da tatsın.
Ivy, ablasından çok daha farklı bir karakter. Daha duygulu, daha akıllı ve kesinlikle kendisine söylenen şeyleri düşünmeden gözü kapalı bir şekilde yapmıyor.
Evlendikleri andan itibaren, Bishop'un ona anlatılan kişi olmadığını anlamak Ivy için işleri çok daha zorlaştırıyor. Hatta çoğu zaman ona doğru olarak bildiği şeyleri sorgulattırıyor. Ve Bishop... Sanırım okuduğum en değişik karakterlerden biriydi. Bir insan bu kadar mı anlayışlı olabilir, bütün kitap boyunca şaşırıp durdum. Bir noktada patlamasını bekledim ama yine düşündüğüm şiddette olmadı.
Ivy ve Bishop'un arasında oluşan tuhaf bağı okumak hem çok eğlenceli hem de çok merak uyandırıcıydı. Yani kız bir şeyler hissetmeye başlıyor biliyorsunuz ama körü körüne olmasa da yapması gerektiğine inandığı bir görevi var ve bu görev hissettiği her şeye ters düşüyor. Sonuna gelene kadar ne olacağına dair bir sürü teorim vardı ama Amy hepsini çürüttü. Üstelik kitap öyle bir yerde bitti ki... İkincisi çıkana kadar zaman nasıl geçer bilmiyorum.
Son elli sayfada Ivy'nin cesaretine hayran kaldım. Öyle bir düzenin içinde çok az kişinin yapabileceği bir şeyi yaptı. Ailesine ise sinir oldum. Bence Ivy'nin içindeki cesaretin, gücün bir gramı bile onlarda yok. Her neyse, daha fazla uzatmayacağım. Şimdiye kadar okuduğum distopyalar arasında en iyisiydi. Türü seven herkesin bayılacağını, sevmeyenlerin de bu kitap sayesinde sevebileceğini düşünüyorum. Umarım ikinci kitap için bizi çok bekletmezler. :')