Yasamın ölümün dinin hayatın didik didik sorgulandigi, iç dunyaların ortalığa dokuldudugu bir yolculuga tanıklık ediyorsunuz. Biz bize verilen hayatlara ne yapıyoruz, mutluluk nerededir ve son anın elbet bir gün gelecegini bildigimiz halde neden vedalaşmak hep zor gelir ve kaçınılmaz sondan hep kaçmak isteriz aslında....
*Hayat yaşadığımız şey değildir; yaşadığımızı hayal ettigimiz şeydir.
*Hayal kırıklığının kötü olduğu söylenir; dusuncesizce varılmış bir önyargı. Hayal kırıklığı yoluyla degilse hangi yolla kesfedebiliriz neler beklemiş neler ummuş oldugumuzu?