http://birumuthayal.blogspot.com.tr/2018/03/debbie-macomber-on-iki-gun.html#more
Yazarın adını görmem bile kitabı okumam için yeterli bir etken. Özellikle de son zamanlarda yayınevlerinin eskiden peş peşe çıkardığı kitapları özlemle anarken ilaç gibi geldi Debbie’nin kitabı.
Mağazada satış elemanı olarak çalışan Julia, hayatının tek düzeliğinden sıkıldığında kendisine yeni bir uğraş olarak blog yazmaya başlar ve konu olarak da kendisine, on iki gün kalan noele kadar suratsız komşusu Cain’i noel ruhuna kavuşturmayı seçer.
Cain ise bu suratsız, yalnız halinden o kadar memnun ki sinir bozucu derecede her an neşeli olan komşusu Julia’dan olabildiğince kaçmak için çabalar. Kitapta en çok büyükbaba Bernie’yi sevdim. Aslında klasik kaçan kovalanır tarzı bir kitap olsa da okurken çok eğlendiğim de bir gerçek.
-------------------
“Hala bir torun haberi alamadım. Ben ve büyükannen bu işleri yavaşlatmakta haklıydık ama siz neyi bekliyorsunuz?” dedi.
“Büyükbaba, evleneli daha altı ay oldu. Bize biraz zaman ver,” dediler.
Bernie başını sallayarak, “Köpek yavrularını alıyorsunuz ama bir bebek için bekliyorsunuz” dedi.
“Ne yaptığınızdan eminsiniz, değil mi evlat?” diye sorunca Julia gülmeye başladı.