Megan McBride uyuşturucu müptelası bir anne ile büyümüştür. Giren çıkanın belli olmadığı bir evde yaşamıştır. Annesi öyle zamanlarda onu odaya kilitlemiş çoğu zaman kapıyı açmayı, yemek vermeyi, okula göndermeyi unutmuştur. Öğretmenlerinden biri bu durumu fark etmiş ve on iki yaşındayken evden uzaklaştırılmıştır. Dört yılda on koruyucu aile değiştirmiştir. İlk koruyucu ailenin yanında abisi gibi olan Leo ile tanışmıştır. Müzik ortak zevkleri olduğundan yanında kaldığı Leo ona gitar çalmayı öğretmiş, iş ayarlamış, okulu bitirmesine yardım etmiştir. Orta okul ve lise yıllarında müzikle ilgilenmiştir. Leo profesyonel olarak müziğe atılmak için Los Angeles'a gidince Megan'da hemşirelik okumuştur. Seattle Çocuk Hastanesinde hemşiredir. Hastanedeki çocukları en çok mutlu edecek şeyin sevdikleri futbolcularla tanışmak olduğunu bilir. Bu yüzden futbol yıldızı Will Montgomery'nin takımıyla birlikte hastaneyi ziyaret etmesini ister ama iki yılda beş kez reddedilir. Yine bir red haberi aldıktan sonra liseden arkadaşı Jules ve abisi Will ile karşılaşır. Will'e sinirli olduğundan telefon numarasını vermez tersler. Jules ve Natalie ile tekrar iletişime geçtiğinden Jules'in nişanında yine Will ile karşılaşır. Bütün gece kendini beğenmiş bulduğu ama etkilendiği Will'i görmemeye, duymamaya çalışır. Bu mümkün olmaz çünkü Will'in gözleri sürekli üzerindedir. Üstelik kendisine rahatça asılabilmesi için kendisini kızdıracak ne yaptığını bile sorar.
Will uzun zamandır ilk kez akrabası olmayan bir kadına karşı korumacı hisler besler. Megan farklıdır ailesi ya da işiyle ilgilenmez. Üstelik alışık olmadığı bir şekilde kendisini reddeder. Sürekli kendisini tersleyen Megan'ın gülüşünü dünyalara bedel bulur. Ondan hoşlanıyordur, aklından çıkaramaz ve görmeye devam etmek ister. Bu yüzden güvenini kazanmaya çalışır. İlk iş takım arkadaşları ile hastaneye çocukları ziyarete gider. Hemen pes etmez ve başta bunun iyi bir fikir olmadığını düşünen Megan pek fazla dayanamaz ve üç randevu kuralından sonra ilişkileri başlar.
Will bir kadını bu kadar sevebileceğini hiç düşünmemiştir. Megan her şeyidir, gözü ondan başka bir şey görmez. Megan için ölür ve öldürebilir. Her şeyden futboldan, ailesinden bile daha değerlidir. Megan kendini beğenmiş bulduğu, pislik dediği Will'in öyle olmadığını çok geçmeden anlar. Hayatına mutluluk getirir. İş dışında da bir hayat olduğunu hatırlatır. Fakat annesi yüzünden güven sorunu vardır. İnsanlara onları sevdiğini söyleyemez. Sevdiğini söylerse daha önce başına çok geldiği gibi bırakılacağını düşünür. Neyse ki karşısında sabırlı ve sevdiğini söylemekten hiç çekinmeyen bir adam vardır.
Çoğu zaman şehir dışında olduğundan Megan'ın güvende olduğunu bilmek için evine alarm taktıran, maçta selam gönderen, ayağına oje süren, bol bol çiçek, çikolata, yemek göndermekten kaçmayan harika bir erkekti Will. Yazarın erkek karakterleri bu konuda bonkör jestlerden, sürekli sevdiklerini söylemekten kaçmıyor. Yine gereksiz kıskançlıkların, kavgaların, ayrılıkların olmadığı bir kitaptı. Aileleri, önceki çiftleri bol bol görüyoruz. Jules ve Nate ikilisi de evlenir. Serinin en iyi kitabıydı.