Pabucumun Ajanı yorumum;
Bir kitap ancak bu kadar güzel olabilir! Kitabı okuyup bitirince bu cümleyi kurdum. Gerçekten inanılmazdı, rüya gibi... Ama kitaba başlarken kesinlikle uyarı konulmalıydı: “Dikkat, bu kitabı halka açık yerlerde okumayın!” şeklinde:)
İçindeki müthiş esprilerle kahkaha attıran, aşkıyla iç geçirten, karakteriyle sımsıcak bir his veren dehşet bir kitaptı. Olayın kadın kahramanı Deniz’e değinmeden erkek karakter hakkında konuşmak istiyorum. Tuna Üstüner… Bu dünyadan olamayacak kadar sıra dışı bir adam o… Deniz’in deyimiyle Uranüslü. Öyle bir adam ki; öfkesi gözünü kör etse de, adeta hırçın bir Deniz’de sürüklenerek kızımıza kapılıyor. Öfkeli olmasının haklı sebepleri de var ama. En başta Deniz’i, düşmanının yandaşı sanıyor. Ancak kızın söylediği yalanlar ortaya çıkınca ondan kurtulmak istemesine rağmen bunu yapamıyor. O deli kıza mahkum olunca işler rayından çıkıyor.
Deniz; tamamen abartısız, yüzde yüz orijinal bir Türk kızı. Hayatı hepimizin hayatı gibi. Sıkılınca saçını boyatan, dizi izleyen, sıradan bir hayat yaşayan, bir işsiz. Tuna Üstüner’in şirketine yalanlarıyla girdikten sonra kaçınılmaz olarak bu adama çekiliyor. Sonra ona aşık olduğunu fark ediyor ama bir yandan ondan nefret etmesi gerektiğini de biliyor. Çünkü ilişkileri kavga, anlaşmazlık ve inatlaşma üzerine gidiyor.
Derken olaylar başlıyor ve ansızın kendilerini inanılmaz bir ilişkinin içinde buluyorlar. Birbirlerinden kurtulmak isterken, ayrılamıyorlar. Aşkıyla, komedisiyle, kurgusuyla ve muhteşem karakteriyle okuduğum en güzel kitaplardan biri Pabucumun Ajanı. Defalarca okumak isteyeceğim için bittikten sonra kaldırmadım kitabı. Başucumda, daima ulaşabileceğim bir yerde duruyor.
Yazarına, böylesine ince, zekice espriler, bu kadar görkemli bir aşk yazdığı için teşekkür ediyorum. Devam kitabını dört değil, dört yüz dört gözle bekliyorum. Umarım hemen çıkar ve bu iki deli aşığı okumaya devam ederiz. Kaçırmayın!