Perdido Sokağı, beni iki arada bir derede bırakan bir kitap oldu. Kitabın artıları çok fazla; tamamen orijinal bir evrende geçmesi, steampunk ve büyü etmenlerini bir arada başarıyla kullanması, kendi ırklarına sahip olması bunlardan sadece bazıları.
Öncelikle Mieville (Mayevil diye okunuyormuş bu arada) çok güçlü bir kaleme ve üsluba sahip. O anki atmosferi size çok iyi yaşatmayı başarıyor. Kurguladığı şehir Yeni Crobuzon, tamamen yozlaşmış, sokaklarında her türlü pisliğin barındığı, kir ve pas dolu bunaltıcı bir şehir ve bunu sürekli hissediyorsunuz. Bu yüzden ilk sayfalar oldukça bunaltıcı geçiyor. Ama dediğim gibi, bu olumsuz bir özellik değil.
Kötü yönü yok mu derseniz var tabi. Mieville, bu kalınlıkta kitap yazan çoğu yazarın yaptığı gibi kendisini oluşturduğu dünyayı anlatmaya feci kaptırıyor. Bu da olup olmadık her yerde tasvir yapmasına neden oluyor. Tam olayın en heyecanlı yerinde 2 sayfa süren tasvirlere boğulmak hiç de hoş bir deneyim olmuyor doğrusu.
Çeviriyi genel olarak başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Hiç bir anlamsız cümle, kelime, devriklik ya da tutukluk da yok. Yalnız aşırı derecede virgül kullanımı mevcut. Bir de nedense "devinmek" sözcüğü çooook çok fazla kullanılmış çevirmen tarafından. Arada bir "hareket etmek" ya da ne bileyim "kıpırdamak" kelimelerinden birini terci etse harika olurmuş.
Sonuç olarak orijinal kurgusu, ilginç fikirleri ve yaşattığı macerayla güzel bir romandı Perdido Sokağı İstasyonu. Sonu biraz acımasızdı belki ama yine de okuduğunuza değecektir diye düşünüyorum.