John Fowles'tan sonra pek yüzeysel... Tan, ataerkilliğin tüm olumsuzluklarını kadınların omuzlarına yıkmakla kalmayıp sonunda da bundan pişmanlık duyması gereken bir baş karakter bırakıyor... Güçlü, akıllı, döneminin feministi, Piraye ne yazık ki karakterinin tüm güçlü yanlarını, hiçbir zaman tam olarak aşık olmadığı bir adam için, tüm sevdiklerinden, beraberinde değerlerinden vazgeçerek bir kenara itiyor... güçsüzleştiriliyor... Romandaki erkek karakter ve aşiret reisi Kenan bey de 'enteresan' bir şekilde suçsuz, günahsız çizilmiş... Son nokta ile de tüm günahlarını affetmemiz bekleniyor... Öyle olsun mu? Olmasın...