https://illekitap.blogspot.com/2020/07/sebastian-fitzek-ruh-krc.html
Favori psikolojik gerilim yazarlarımdan biri olan Sebastian Fitzek'in tek tek bütün kitaplarını okuyorum ve bu ay okuduğum ilk kitabı da Ruh Kırıcı oldu. Yazarın aynı zamanda okuduğum 4. kitabıydı ve itiraf etmek gerekirse diğer kitaplarının yanında bir tık gerideydi benim için... Üzgünüm Fitzek ama öyle hissettim.
Öncelikle yazarın kurgularında hep bir gizem var ve bu gizemden kaynaklı bir gerilim de oluyor. Ancak vurgun haline gelen şey kesinlikle bunlarda da değil, nasıl başarıyor bilmiyorum ama okurken etrafındaki seslere kulak kabartacak, her an arkandan biri yaklaşacakmışçasına diken üstünde, tedirgin olmanı sağlayacak şekilde oluşturuyor kurgularını... aslında gerilmeni sağlayacak bir şey yokken öyle bir psikolojik oyuna sokuyor ki seni geriliyorsun. Yazarın bu konuda oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim.
Kitabın kurgusuna değinmek gerekirse, Profesör bir deney için üniversite öğrencilerinden ikisine bir hasta raporunu okutuyor. Bu raporda Ruh Kırıcı adı verilen bir seri katilin kim olduğu ve neler yaptığını, taktiklerini ve sonrasını anlatıyor. Ruh Kırıcı, kurbanları öldürmüyordu, hiçbir fiziksel zarar da vermiyordu... sadece ruhlarını baş edemeyecek şekilde yaralıyor ve bir süre sonra da ölmelerine neden oluyordu. Okunan bu raporda bir villada tedavi gören hastaların kar fırtınasında kaldıkları bir an Ruh Kırıcı'nın da onların yanında olmasını, tek tek hepsini peşine düşerken arkasındaki notlarla ipucu bırakmasını ve sonrasında olanları anlatıyordu. Ama asıl önemli olan Ruh Kırıcı'nın taktikler, yaptıkları, amacı ve sonrasında gelen olay zincirindeki gerilim ve psikolojik sınav...
Ama asıl olay kitabın sonunda bomba gibi patlatılan olaydı...
Öncelikle kitabın Ruh Kırıcı ile ilgili olan kısımların kurgusu çok iyiydi. Nasıl, neden, niye... her aklınıza gelecek soru kalıbını sorabileceğiniz ama sonunda da tatmin edici bir cevap alacağınız şekilde kurgulanmıştı. Özellikle villa da yaşananlar bir yerden sonra baya gerilmeme neden oldu, evde yalnızdım okuduğumda ve istemsizce evdeki sesleri dinler moda geçtim. O kısımlarda yazarın amacına ulaştığına eminim.. en azından benim açımdan.
Ancak... her ne kadar kitabın başlangıcı iyi olsa da villada olaylar patlak verene kadar ki durgunluk beni sıktı da... evet Ruh Kırıcı'nın villada olayları başlattığı satırlar çok iyiydi bence ama onun haricinde olan detaylar… bilemiyorum sıkılmama neden olacak kadar da durgundu ve gitmedi de...
Ayrıca kitabın sonundaki son nokta da oldukça yaratıcıydı ama açıkçası kitabı kapattığımda hissettiğim işte bu olması gerekirken eee dedim... bu muydu? Olmamıştı sanki... olmayan şeyler ya da oturmayan şeyler var gibiydi. Bilemiyorum ama hep bir eksiklik hissettim özellikle sonundaki profesörün açıklamalarında... olayla döngüsü arasındaki bağlantıları okurken...
Yani öyle işte... kelimelere dökemediğim ama hissettiğim eksikliklerdi bunlar ne yazık ki…
Yazarın okuduğum diğer kitapları buna kıyasla bu konuda daha iyiydi. Bu yüzden bir tık geride kalmış geldi okurken bana... Ortalamaydı bence... daha iyi olabilirdi bence...
Okuyanlar varsa nasıl buldular merak ediyorum ama ben çok muhteşemdi diyebileceğim kadar sevemedim..