Miranda Cheever on yaşındayken muhteşem güzellikten tek bir iz bile taşımıyordur. Doğduğu toplumda kadınların görünüşüne çok önem verilirdi. Daha on yaşındayken bile etrafında ki diğer kızların çoğuna kıyasla çirkin kabul edilmiştir. Annesi ölünce kendisi ile ilgilenmeyen babası ile kalmıştır. Bu yalnızlığını ise arkadaşı ve ailesi ile giderir. On yaşında iken arkadaşın doğum günün de acı bir olay yaşar. Güzel olmadığı için kendisi ile dalga geçilmiştir. Arkadaşlarının annesi bile koca bulamayacağı söylemiştir. Bunun üzüntüsünü arkadaşının abisi kendisini eve bırakırken söylediklerinden sonra atlatır. Turner onun büyüyüp kendisini bulması gerektiğini söyler. Ayrıca ona bir gün çok güzel bir kadın olacağını, günlük tutmasını yıllar sonra bu yazıları okuyup güleceğini söyler.
O gün Miranda günlük tutmaya başlar. İlk yazdığı kelimeler ise aşık oldum olur.
Turner bir vikonttur. Bir beyefendinin bilmesi gereken her şeyi bilir ve her alanda her yönüyle kusursuzluğa erişmiştir. İnsanlar onu örnek almış, ona gıpta etmiştir. Oda insanların iyi olduğuna, onlara saygılı ve onurlu davranırsa aynı şekilde karşılık vereceklerini sanırdı ama öyle olmamıştır. Karısı onu büyülemiş ondan başka bir şey düşünemez hale gelene kadar cilve yapmış, sevdiğini söylemiştir. Düşlerinin kadını olmuş sonra da kabusu olmuştur. Kendisini aldatan karısı sevgilisine giderken ölünce Turner'in hayatı tamamen değişir. Karısı ölünce tek üzüldüğü onun sonsuza dek kendi topraklarında kendi adıyla kalacak olmasıdır. Bundan sonra hayatın da artık aşka yer yoktur zaten o eski halinden eserde yoktur. Miranda ise yıllardır Turner'e aşıktır. Düğününde yüreği yanarak onun gelinine bakmasını seyretmiştir. Ne olursa olsun onu yine de sever. Yıllar sonra bir araya gelince bu kez bir şeyler olur ve yakınlaşmaları Miranda'nın çok üzülmesi ile sonuçlanır.
Turner sonunda hatasını anlayıp sorumluluğunu yerine getirir ama mutluluk daha geç gelir çünkü duygularını Turner ancak kaybedeceği zaman anlar.
Bence yazarın en duygusal kitabı. Sıkmadan hemen biten kitaplardan.