Savaşın Kalbinde

8 puan

Birinci Dünya Savaşı'nda toprak sahibi babasını kaybeden ve asker olmaya karar veren ve cephede çarpışan 17 yaşındaki Marco Naldi, savaş sonrası bir şekilde kendini İtalya'da gelişen faşizm hareketinin içinde bulur. Faşizmi tam benimseyip içselleştiremese de verilen görevleri yapar ve diplomatlığa yükselir. İtalyan faşizminin yükselişinde çalışır, sonra alman faşizminin yükselişini görür. Mussolini'den Hitler'e dek tüm önemli kişilerle tanışmıştır ve faşist bürokratlarla çalışmıştır. Faşizmin yöntemlerinden, hoyratlığından, yok ediciliğinden, cinayetlerinden rahatsızdır ama faşist hareketin önlenemeyen yükselişine seyirci kalmaktan başka bir şey yapamaz. Yapmaz da zaten, çünkü kendini hiçbir yere konumlandıramamıştır ve yalnızca verilen görevi yerine getirip beklemektedir. Habeşistan, Fransa, Almanya ve İtalya arasında diplomatik görevler dolayısıyla dolanırken, hareketin yalnız muhalifleri değil kendi içindeki ayrı fikirleri de nasıl ortadan kaldırdığını görür. Avrupa 2. Dünya Savaşı'na doğru sürüklenirken en azından bildiği, değer verdiği insanları muhalif de olsa kurtarmaya çalışır.

Bir çok kadın arasında aşık olduğu tek kadın olan musevi asıllı gazeteci Maud bir süre sonra kendisini terk edince bunca yıldır tarafını seçmeden yalnız seyirci kalarak hata etmiş olduğunu düşünür ve kefaretini ödemek için askerliğe tekrar döner. Ukrayna cephesinde savaşır ve perişan halde döner. Fransa'da savaşın sonlarına doğru fransız gizli direniş örgütleriyle omuz omuza almanlara karşı savaştadır. Borcunu ödediğini düşünerek Fransa'ya yerleşir ve ülkesinden gelen siyasetçi olma tekliflerini reddeder. Evlenir ve yaşamının kalanda bir yandan da Maud'dan olduğunu sandığı oğlunun izini sürer. Bulduğunda da ona tüm yaşamını anlattığı ve gerçek babası olduğunu açıkladığı bir mektup yazar, yani bu romanı. Dolayısıyla öykü birinci tekil kişi ağzından anlatılıyor.

Yazar arka planda İtalya, Almanya ve kısmen Fransa'nın 1920'ler 30'larını, faşizmin adım adım gelişini çok güzel anlatmış. Almanların faşizmi italyanlardan alıp nasıl daha ileri götürdüğünü, daha sistematik ve displinli hale getirdiğini, aynı şekilde daha acımasız olduğunu, fransızların gelen tehlikeye karşı uyumalarını da anlatmış.

Edebi tadı daha iyi olabilirdi Ihlamur Yayınları kitabın tashihini tam olarak yapmış olsaydı. Harf hataları, noktalama hataları, hatta yarısı diğer paragrafa gitmiş cümleler gibi paragraf hataları bol miktarda mevcut. Okuyucu/müşteriye ciddi bir saygısızlık olarak değerlendirdim bu durumu. Kabak çıkan karpuz almış gibi hissettiriyor. Hızlı bir okumayla hatalara takılmamaya çalışarak ilerledim. Belki aslında da böyledir bilmiyorum, ama konuşmaların tırnak içinde olması iyi olurdu ayrıca.

Öykü olarak, o yılların tarihine ilgi duyanlar için iyi bir roman bence. Belgeselliğe kaçmadan o dönemi anlatmakta başarılı olmuş. Yazar kahramanının içsel durumunu, çekişmelerini anlatırken biraz tekrara kaçmış gibi hissettiriyor. Bir de romanın sonundaki birinci ağızdan anlatılmayan birkaç sayfalık kısım hiç olmasa daha iyi olurmuş, tam bir gereksizlik. Sonuç olarak okunmaya değer bir kitap olduğunu söylemeliyim.

11 yıl, 11 ay

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »