Sevgin yok , gönlün yok , aşkın yok ise ;
Bir avuç topraktır ondan sonrası...
Bahardan habersiz geçtiyse ömrün,
Eylülde yapraktır ondan sonrası...
Ay parçası olsan da , ay değilsen ,
Surla çevrilsen de , saray değilsen ,
Dostun tercihine aday değilsen ,
Boşa ağlamaktır ondan sonrası...
Kulağına gelen mesnetsiz söylentilere inanmaya meyledişin vuruyor beni...Vicdanım sırtıma zorla yüklenmek istenen, tiksinti verici iftiranın ıstırabıyla boğuşmakta...
Hallacı Mansur'u duydun mu sen ?
Söylediği sözlerin yanlış anlaşılması yüzünden derisi yüzülen ve herkese taşlanması için emir verilen o bilge kişiyi...
Dost kime denir düşündün mü hiç?
Kötülük beklenmeyen , sözüne inanılan , kendisine daima güven duyulan, darda kaldığın anda uzaklarda bile olsa , mutlaka yardıma koşacağını bildiğin kişi değil midir dost ?...
Dost dostun derdiyle dertlenip sefasıyla sevinç duyarken, yadın taşıdığı sözlerle dostuna sormadan inanır mı insan?...
Sana söylenen sözleri mantık kabında damıtıp işin aslını iyice sorup araştırıp elde ettiğin delilleri dostuna sundun mu?...
Aldıkları emre uyup herkes Hallacı Mansur'u taşlamış biliyor musun ? Bir kadın müridi ise taş yerine gül atmış Mansur'a.
Mansur'u öldüren işte o güldür!
'' Dünyanın taşları yağsa üstüme , dostun bir tek gülü öldürür beni!... ''
Bu feryat asırlar ötesinden gelerek dinmeyen bir acıyla tazeler kendisini , her defasında ...
Sana yüreğimi feda ederken , senden sadece sevgi , ahde vefa ve bana inanmanı istemiştim...
Biraz parça parça aldım kusuruma bakmayın... Benim için güzel olan bölümleri bunlardı.
O kadar güzel anlatıyor ki hem acısını,hem sevgisini,hemde isyanını mektubunda anlatan , sevdiği ama kendisine inanmayan o kıza... Etkilemişti bu yazılar beni kitabın kendisiyle beraber. Sanırım Ahmed Günbay Yıldız'ın tarzı böyle kitaplar ve hepsi de birbirinden hoş... Hepsi dediğim için bağışlayın beni sadece 3 tanesini okuyabildim ve 3'üde bu yazına yakındılar =)