Bütünleştiğim ve hep hissettiğim şeylerin mürekkeple kağıda aktarımı olmuş bu kitaptakiler.
İlk satırlarda kelimelerinin sihirli akıntısına kapıldım. Siddhartha'nın güneşin altında benliğinden tamamen sıyrıldığı o anlarda güneş,yağmur dinlemeyip iç yolculuğuna çıktığı o ilk sayfalarda onu oradaki satırlar gibi benimsedim.
Aynı zamanda her türlü batak içerisinde olan bizlerin hayatlarına girip uyum sağlayışına ve sonra yine çıkışına tanıklık ettik. Bu da demek oluyor ki ; burada bizlerde kendi yollarımızı ayırabilir ve kendimizi keşfedebilirmişiz. Tabi ne kadar mümkünse :)
Bir insanın ; kendini arayış yoluna , değişimine ve gelişimine tanıklık etmek çok keyifliydi. Ama bu keyif bizim sınırlarımızı zorlayacak türden bir yolculuktu. Bazı cümleleri insana vurgun yemişçesine yerine mıhlamakta çok iyiydi. Mesela ;
"Kendini aramaya fazla veren bir insan, aramaktan bulma fırsatını bir türlü yakalayamayacaktır" Bu cümle güzel bir etki bırakıyor insanda. Çünkü insan hep arayıştadır. Aramadan var olamaz, keşfetmeden yaşayamaz , içindeki iblisi dizginleştiremez. İşte bu sebeple alttaki satırları açıklar kendisi ;
"Bir kimse arıyorsa , gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışardan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır , çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak , bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak , dışa açık bulunmak , hiçbir amacı olmamak. Sen , ey saygıdeğer kişi , belki gerçekten arayan birisin , çünkü amacının peşinde koştuğundan hemen gözünün önündeki bazı şeyleri görmüyorsun."
Hiçlik ile varlık arasındaki fark ne de ince aslında. Hiçbir gerçek yoktur ki , karşıtı da gerçek olmasın! dersek neye çıkar sonumuz ? :)
Ama yeter , daha fazla yazmayayım. Sözcükler gizli saklı anlamı zedeliyor dile getirilen her şey o an değişiyor biraz , biraz çirkin, biraz aptalca niteliğe bürünüyor :)
Ve ekler Siddhartha ;
"Dünyanın iç yüzünü görmek , onu açıklamak,onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. Ama benim için tek önemli şey, dünyayı sevebilmektir; onu aşağılamamak,ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona ,kendime ve bütün varlıklara sevgiyle , hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir."
"Tüm çile ve kahırlar zaman değil miydi , tüm uğraşıp didinmeler ,tüm korkular zaman değil miydi?"
Hepsi zamandı evet , bir kırıp atamadık bu pisliği/yükü üzerimizden...
Teşekkür ederim , okuyup yorumlamanızı sabırsızlıkla bekleyeceğim efendim :)