Yazarın, Sonsuz Düşler Serisinin ilk kitabı, bir iki bölümünü ütopik bulmama rağmen, her satırında bolca eğlendiğim bir kitap oldu :)
Mayıs bir karadeniz kızı, kardeşi Nisan'la birlikte yaşıyor, en büyük derdi işsizlik, ya bir an önce bir iş bulacak ya da Trabzon'a ailesinin yanına geri dönecek, fakat bir mucize eseri ki burası ütopik dediğim ilk kısım :) İş adamı Akın karşısına çıkıyor, ona abisi Arın'ı takip etmesini, ve attığı her adımı ona rapor etmesini söylüyor, Mayıs bu hayatta ajan olabilecek en son isim, sakar mı sakar, geveze mi geveze, üstelikte dik başlı, zaten ilk gün tam bir fiyasko ile sonuçlanıyor, kendisini, rezervasyonu yok diye almadıkları, fakat Arın'ın içeride yemek yediği bir restorana, tuvalet camından girerken buluyor, o da yetmezmiş gibi içeride bulunan Arın'ın kucağına düşüveriyor, ve bir bomba daha, gazetecilerin flashları yüzlerinde patlıyor ki bu sahnelerde ütopik dediğim diğer kısımlardı :)
O saatten sonra yapılacak tek bir şey kalıyor, ya bu ikili bir süreliğine sevgili rolü yapacak, ya da Arın bir tuvalet sapığı olarak tarihe geçecek :)
Roller gerçeğe dönüştükçe, aralarında başlayan aşk maalesef ki aynı zamanda yalanlara gebe, zira Arın aslında Mayıs'ın kim olduğunu ve hayatına nasıl girdiğini öğrenirse bu aşk başlamadan bitmiş olacak ..