Tarih profesörü Müştak Serhazin ve biricik aşkı Nüzhet'in "şahane bir aşk için harcanan hayatını" anlatır, Ahmet Ümit, Sultanı Öldürmek'te.
Psikojenik Füg, yani anlık unutma hastalığı olan Müştak Serhazin, yıllar önce kendisini kariyeri için terk eden meslektaşı Nüzhet'in yirmi yıl sonra telefon edip görüşmek için evine davet etmesiyle içindeki kor ateş yeniden alevlenir. Buluşacakları gün Nüzhet’in daha önce de buluştukları Şişli’nin Hanımefendi Sokağı’ndaki Sahtiyan Apartmanı’nda hastalığı nüks eder. Kendine gelmesiyle Nüzhet’in evine yönelir. Daireye ulaştığında kapıyı açık bulur ve içeri girer. Nüzhet’in boynunda bir eşi de kendisinde olan mektup açacağının saplandığını ve Nüzhet’in cansız bedeniyle karşılaşmasıyla şok geçirir.
Romanın ilk sayfasında "Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?” diyerek kendisini suçlar, katilin kendisi olduğuna inanır.
Nüzhet’in tarihin dokunulmazlarına dokunmak istemesi, ve bunları dile getirmesinden dolayı, katil ya da katillerin hamasete kaçan "milliyetçiler" tarafından öldürüldüğü düşünülür. Ahmet Ümit'le özdeşleşen Başkomiser Nevzat ve ekibi bu defa arka planda cinayeti soruştururken, Nüzhet’in öldürülmesiyle katilin aranması, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethi, taht kavgaları ve Ulu Hakan’ın ölümü de anlatılır.
Yazar, "aydın vicdanı muhalif olur" sözünü tüm eserlerine yansıtır ve romanı Maraş Katliamı'nda öldürülen edebiyat öğretmenine ithaf eder.