Her şey bir yana, son 2 öyküyle birlikte göklere çıkıyordu. Hele o son öykü yok mu... Hem hüzün hem de mutluluk gözyaşları döktürdü bana. Buruk sevinçler yaşatıp şok üzerine şok geçirtti.
İçerdiği öykülerdeki tüm kurgular kaliteli, göndermeleri olması gerektiği gibi başarılıydı. İnsanı güldürmek istediğinde bile bunu rahatlıkla başarıyor. Ana karakterlerinden yan karakterlerine kadar büyük bir zenginliğe sahip. Dahası, hiçbir karakter birbirini tekrar etmiyor. Yazarı kıskanmamak elde değil, şahsen ortadan ikiye ayrılıyordum az daha :). Ayrıca, bu okuduğumuzun hayran çevirisi olduğu düşünülürse ekibin önünde "saygıyla" eğiliyorum. Gollancz'ın çevirisinden daha iyiydi, bunu da açık yüreklilikle söylüyorum. Hayran çevirisi falan diye (Lehçeden İngilizceye) burun kıvrılacak gibi değildi yani, çok profesyönelceydi.
Ama Andrzej Sapkowski , bizi bu kadar -ister acı ister tatlı nedenlerle- ağlatmak zorunda değilsin be adam :). Azıcık acı okurlarına.