Yazardaki sihri bir türlü çözemiyorum. Konu basit hatta çoğu kez yüzlerce sayfa da pek bir olay olmuyor ama nedense hızla akıp gidiyor. Özellikle Nicholas'ın ağzından anlattığı yerler çok güzeldi. Hat safhada cinsellik olsa da içimi yumuşatan bir tarzı var yazarın. Diyalogları, küçük nüans ve dokunuşları sevmemde en büyük etken. Ara ara mayıştığım yerleri vardı :D
Bizde çıkan bütün kitaplarında kadın karakterler bir şekilde darbe almış. Ve sanırım hepsi bu yüzden sağlam ve dik durabilen karakterler. İşte sevmem için bir sebep de bu.
Takıldığım bir şey var ki Campbell neden seri yazmamakta ısrarcı. Mis gibi Henry var, Cassandra var orada, yaz işte ikisine de birer kitap. Millet komşunun dayısının oğlunu yazar sen uygun pozisyonda gol atamıyorsun, olmuyor ama böyle :D
Beğendiğim çok diyalog vardı ama şu kısa alıntıyı yazmak istiyorum. Nicholas ölüm döşeğindeyken verilen bir gözdağı ;)
- Antonia sıkıca elini tuttu. "Nicholas, yemin ederim ölürsen seni kendim vururum." -