Hosseini'nin diline özgü su gibi akıcı olan bir şey var. Bin Muhteşem Güneş ve Uçurtma Avcısı'na kıyasla daha az beğendim, biraz daha fazla sıkıldım ama kesinlikle okuduğuma değdi, yine sonda fark etmeden gözyaşlarım akıvermiş, yine kaybedilen onca an, yaşamın zorluğu, çekilen onca acı içimi dağlayıvermiş. İşte kitabın son kelimesini okuduktan sonra hep bu hisle kalıyorum.
Kronolojik bir sırayla okusaydım belki bu kadar etkilenmezdim. Olayların iç içe geçmesi güzeldi, öyküsü paylaşılan her karakterin önemi de Abdullah ve Peri açısından önemli, onlar fark etmeseler bile. Abdullah'ın babasının başta anlattığı öykü Abdullah'ın hayatını öyle güzel bir dille özetlemiş ki, düşündüğüm zaman duygulanıyorum. Yine de bazı karakterleri bu kadar detaylı işlenmesinin bir süre sonra gereksiz olduğunu düşünüyorum.