Kitabı anlatmaya kalkışmayacağım zira kitap 800 küsür sayfa.. Kısaca anlatacak olursam baş karakterimiz Claire doğaüstü bir taş anıt topluluğunun yanında zamanda 200 yıl geriye gitmiştir. Önce yaşadığı panik, olayları kavrayabilmesi baya zamanını alıyor. Medeniyetin içinden barbarların ve vahşi hayatın içerisine düşmüştür. Hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Her ne kadar Collum'un klanı kendisine sahip çıksa da kimse tam anlamıyla Claire'ye güvenmemektedir. İngiliz olması, nereden geldiğinin bilinmemesi ve hanımefendi tavırları ile oldukça dikkat çekmekte ve tehdit oluşturmaktadır. Jamie bu mücadelesinde en büyük yardımcısıdır ancak Jamie'ninde uğraştığı büyük problemler vardır, kendi adını bile kullanamamaktadır. Peşindeki ingilizler başına büyük bir ödül koymuş durumdadır. Karşılıklı çıkar ilişkisi içinde Jamie ile Claire'in evlenmesi uygun görülür... Böyle yüzeysel anlattığıma bakmayın, kitabın bunlar en baş kısımları. Asıl olaylar evlenmelerinden sonra baş göstermektedir. Kitap boyunca bir sürü biyolojik ve tarihi bilgi edindim. :)
Jamie'ye gerçekte nereden geldiğini anlattığı zaman, Jamie'nin Claire'i evine ve kocasına dönmesi için yeniden anıt taşların yanına götürüp bıraktığı sahne en etkilendiğim sahnelerden birisi. Jamie'ninki büyük bir fedakarlık.. Birbirleri için büyük mücadele verdiler, ikinciye başlamak için sabırsızlanıyorum. Anlatılması gereken çok olay var ama ben anlatamayacağım. Sadece güzel bir seriye başladığımı biliyorum.
Okumadıysanız tavsiye ederim.
----
"Onun omzuna gömüldüm, başım düşmüştü zaten. Ona son bir kez sormayı başardım. "Bana gerçekten inanıyor musun Jamie?"
Derin bir nefes alıp pişmanlık dolu bir yüzle bana baktı.
"Evet sana inanıyorum Saksonyalı. Ama cadı olsaydın herşey daha kolay olacaktı. "