Desire Brooke günümüzde yaşayan biridir. Yağmur yağmasını ister,kanalizasyon kokusu alınca da geçmişte yaşamak ister. Dileğinin imkansız olduğunu bilir. Bilmediği bunun gerçekleşeceğidir. Arkadaşı ile hırsızlık yapar. En son girdikleri evde az kalsın yaşlı bir adamın ölümüne sebep olacaktı.Bu yüzden bir daha hırsızlık yapmak istemez. Fakat arkadaşı son bir soygun için kendisini zorlar. İhtiyaçları da olduğundan kabul eder. Çalacakları şey parlak kırmızı bir taştır. Taşın içinde sanki bir alev vardır. Panik olan arkadaşı taşı çaldıktan sonra Desire'den evinde saklamasını ister. Fakat hırsızlığı yapmalarını isteyen adamlar gelip,arkadaşını öldürür.Korkan Desire ise kendisini yıllar önce ki Londra'da bulur. Sadece yağmur yağsın istemiştir. Yağmayacaksa yağdığı zamanlara gitmek istemiştir. İki yüz sene öncesine bile olabilirdi. Belki kendisine bir dük bulur ve sıkıntılarından kurtulurdu. Dalga geçerken söylediği sözler gerçek olur ve yağmurun yağdığı,gittiği geçmiş zamanda ki yerde onu Holydare Dükü Colin bulur.
Colin annesini hiç tanımamıştır. Hırsları ve zayıf ahlaki değerleri ile kendisine ve kocasına dünyayı zindan etmek için uğraşmıştır. En sonunda da aşığı tarafından öldürülmüştür. Colin sert,kibirli biridir. Acı çekmezdi,gülmezdi,mutlu olmazdı. Sadece nefes alırdı.
Bulduğu Desire'nin hali onu çok şaşırtır. Ne kıyafetleri o döneme uygundur, ne hareketleri. Bu durum önce onların alışmasını zorlaştırsa da daha sonra kabullenirler.
Desire başına gelen bu olaya şaşırsa da önce geleceğe dönmenin yollarını arar. Hayatına yeni girenlere alışınca, Colin'e karşı duygular hissetmeye başlayınca orada kalması bir anlam kazanır.
Her şey yoluna girince ikili sorunlarını aşmaya başlayınca Desire'nin geri dönmenin yolunu bulması da kaçınılmaz olur. Onu kolay kolay bırakacak bir aşık karşısında olmadığından bambaşka bir hal alır hikaye.
Konusu güzeldi . Güzel de başladı ama bir süre sonra sıkıcı olmaya başladı. Bazı yerler gereksiz yere uzatılmıştı.